Arakanlı Müslümanlar Sığınacak Liman Arıyor

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "dünyada en fazla zulüm gören topluluk" olarak tanımlanan Arakanlı Müslümanlara yönelik, Myanmar askerlerinin saldırıları ekim ayından beri yoğun şekilde devam ediyor.

Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar'da Arakanlı Müslümanların uzun yıllardır maruz kaldığı şiddet olayları, 9 Ekim'de sınır karakollarına düzenlenen saldırıların ardından çıkan çatışmalarla yeniden yoğunlaştı.

Vatandaşlık haklarını 1982'de kabul edilen yasayla kaybeden ve "devletsiz" sayılan Arakanlı Müslümanların dramı, 2012 yılında Budistler ile Müslümanlar arasında yaşanan çatışmalarla gözler önüne serildi. Şiddet olaylarında çoğu Müslüman çok sayıda kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verildi, binlerce Arakanlı Müslüman bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

Hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalan binlerce Arakanlı Müslümanın, Myanmar'daki şiddet olaylarından kaçıp komşu ülkelere sığınmaya çabaları sürüyor.

Myanmar'dan kaçarak sınır ülke Bangladeş'in Cox's Bazar şehrine ulaşmayı başaran kişilerle yapılan görüşmeler, saldırıların korkunç boyutunu ortaya koyuyor.

Myanmar askerleri ile Budist çetelerin, önceden belirlenen köylere gece vakti gizlice düzenlediği helikopter destekli operasyonlarda, evler ve medreseler başta olmak üzere birçok yapıya zarar veriliyor.

Saldırılardan kaçmak isteyenler askerler tarafından vuruluyor, aralarında kadın ve çocukların da olduğu yakalananlar ise çeşitli işkencelere maruz kalıyor ve öldürülüyor.

YAŞADIKLARI ACILARI UNUTAMIYORLAR

Yaşanan tüm bu olaylar, Arakanlı Müslümanların ruh sağlığını da bozuyor. Bazıları başından geçenleri anlatırken gözyaşlarını tutamadı, bazıları ise yaşadığı acıyı kelimelere dökemedi.

Bangladeş'e sığınan 25 yaşındaki Dilfurcahan Rahimullah'ın eşi ve 8 aylık bebeği askerler tarafından öldürüldü, buna şahit olan kardeşi ise akli dengesini kaybetti.

Gözlerinin önünde eşi öldürülen, çocuklarını kaybeden ve kendisi de yaralanan Menisa Fazıl Rahman'ın ruh sağlığı bozuldu.

MÜCADELE BANGLADEŞ'TE DEVAM EDİYOR

Bangladeş hükümeti, ülkeye gelen Arakanlıları sıcak karşılamıyor. Sahil devriyeleri çoğu zaman mülteci teknelerini geri çeviriyor. Bangladeş'te dolu olan kampların etrafına ise uygun şartlara sahip olmayan yeni alanlar oluşturuldu. Arakanlı Müslümanlar, buralarda zor koşullar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.