Arakanlı Müslümanların Tek Umudu Türkiye

Myanmar devletinin baskısıyla Bangladeş’e göç eden Arakanlı Müslümanların tek umudu Türkiye’den gelen yardımlar.

Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu Başkanı Osman Gerem, Myanmar devletinin baskısıyla Bangladeş’e göç eden Arakanlıların tek umutlarının Türkiye'den gelen yardımlar olduğunu belirtti.

Bir süre önce sivil toplum kuruluşları ve Şanlıurfa Valiliği tarafından başlatılan kampanya kapsamında toplanan yardımları Arakanlı Müslümanlara ulaştırmak için Bangladeş’e giden Gerem, yaşadıklarını paylaştı.

Bangladeş’te insanın aciz kaldığı bir manzarayla karşılaştıklarını belirten Gerem, “Arakanlıları ziyaret ederek acil ihtiyaçları konusunda araştırmalar yaptık. Kampta yaşayanların çoğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşuyor. Gençler ise bırakılmamış. Çocukların bazılarının ayakları ve kolları kırılmış. İnsanlar kendi imkanlarıyla çalı ve naylondan sığınacak çadırlar yapmışlar. İnsanların sığınacak yer, elektrik, su ve gıda ihtiyaçları var. Gıda olarak bu insanlara pirinç, un ve yağ verilirse yeter, başka bir şey istemiyorlar.” şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLAR GÜLMEYİ VE TEBESSÜM ETMEYİ UNUTMUŞLAR”

İnsanların çok zor şartlarda barındıklarını ve bu yüzden konut yapacaklarını dile getiren Gerem, “Deniz Feneri, Memur-Sen ve MÜSİAD ile 2 bin kalıcı konut yapmak için Bangladeş’te projeyi başlattık. 22 metrekare evler 800 dolara mal oluyor. Burada su kuyuları da açacağız inşallah.” dedi.

TÜRKİYE’DEN BAŞKA YARDIM EDEN ÜLKE YOK

Gerem, bütün dünyanın bu konuya duyarlı olması gerektiğini ancak Türkiye’den başka yardım yapan ülke olmadığını ifade etti. Türk halkıyla ve sivil toplum kuruluşlarıyla Arakanlı Müslümanların yanında olduklarını söyleyen Gerem, şunları kaydetti:

“Arakanlıların tek umudu Türkiye’den gelen yardımlar. Bangladeş'in de durumu iyi değil ve kendi halkı da çok fakir. Bu nedenle de Arakanlı insanlara yardım gönderilmesi şart. Türkiye'nin yardımları onları ayakta tutuyor. Anne ve babası öldürülmüş 8 yaşındaki bir kız çocuğu, ‘sığındıkları ormanda 8 gün yaprak yiyerek yaşamaya çalıştıklarını’ söyledi. Vahşi hayvanlardan ölü numarası yaparak kurtulduklarını ve bir kafileyle Bangladeş'e geldiklerini' anlattı. Çocuklar gülmeyi ve tebessüm etmeyi unutmuşlar. İnsanların durumlarını görünce insanlık adına utanıyoruz. Rabbim yardımcıları olsun. İnşallah bütün Müslümanlar birleşir ve yardımcı olurlar.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.