cennet   (7041 içerik bulundu)

İnsanı Cennete Taşıyacak Güzel Ameller

Takva sâhibi kimselerin vasıfları nelerdir? İnsanı cennete taşıyacak güzel ameller hangileridir? Abdullah Sert Hocaefendi Rûhu’l-Beyân’dan okuyor.

“Şüphesiz İyiler Cennette, Günahkârlar da Cehennemdedirler” Ayeti

“Hiç şüphesiz, iyiler Naîm cennetinde, günahkârlar da cehennemdedirler” ayetini nasıl anlamalıyız?

“Cennet Size Ayakkabılarınızın Bağından Daha Yakındır. Cehennem de Öyledir” Hadisi

Cennet ve cehennem insana aynı uzaklıktadır. “Cennet size ayakkabılarınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir” hadisini nasıl anlamalıyız?

“Mümin, Allah’ın Azabının Nitelik ve Niceliğini Bilseydi, Cennet Ümidine Kapılmazdı” Hadisi

“Mü’min, Allah’ın azabının nitelik ve niceliğini bilseydi, cennet ümidine kapılmazdı. Kâfir de Allah’ın rahmetinin nitelik ve niceliğini tam olarak kavrayabilse

Cennete Götürecek Ameller ile İlgili Hadis

Cennete girmek için ne yapmalıyız? Cennete götürecek ameller ile ilgili hadis-i şerif.

Bu İki Şeyde Şüpheye Düşmeyene Cennet Müjdesi

Sahabe cihada çıkarken ve sefer hazırlıklarında nasıl fedakarlık örnekliği sergiliyordu? Müslüman hangi konuda şüpheye düşmesse cennet ile müjdelenecek? Hadisi

“Mebrur Haccın Karşılığı Cennettir” Hadisi

Mebrûr haccın mükâfatı nedir? "Umre ibadeti, daha sonraki bir umreye kadar işlenecek günahlara kefârettir. Mebrûr haccın karşılığı ise, ancak cennettir&quo

“Cennete Girenlerin Çoğu Yoksullar, Cehenneme Girenlerin Çoğu da Kadınlardı” Hadisi

Cennete ve cehenneme kimler girecek? “Cennete girenlerin çoğu yoksullar, cehenneme girenlerin çoğu da kadınlardı” Hadisini nasıl anlamalıyız?

Cennet ve Cehennemin Aralarında Münakaşa Etmesi ile İlgili Hadis

Cennet ve cehenneme kimler girecek? “Cennet ve cehennemin aralarında münakaşa etmesi” ile ilgili hadis-i şerifi nasıl anlamalıyız?

Cennetlikler ve Cehennemliklerin Özellikleri

Cennetlikler ve cehennemliklerin özellikleri nelerdir? “Size cennetlikler ve cehennemliklerin kimler olduğunu söyleyeyim mi?..” hadisini nasıl anlamalıyız?

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.