GAFİL   (2010 içerik bulundu)

Oruçlunun İki Sevinci Var

“Oruçluya iki sevinç vardır; birisi iftar anındaki sevinci, diğeri de Rabbine kavuştuğu andaki sevinci” hadis-i şerifinden6 ilhâm alan bazı irfân ehli demişlerd

Her Zaman Huzurda Duran İrade

Allah dostları için cüz’î irâde yok hükmündedir. Zira onlar daima Allâh’ın huzurunda bulunurlar.

Ramazan'ın Faziletleri

Ramazân-ı Şerîf, ömür takvimi içerisinde müstesnâ bir lûtuf ve rahmet ayı... Mânevî kazançların en kıymetli mevsimi…

O'na Sahip Olan Hastalığını Unutuyor

Cenâb-ı Hak mü'minleri, en fecî hastalık olan Hak’tan gâfil kalmaktan sakındırır, kullarına yakınlığını ve her an onlarla beraber olduğunu buyurur.

Batıl Ne Demek?

Bâtıl: Boş, beyhûde, yalan, çürük, doğru ve haklı olmayan. Hak’tan gayrı olan. Hükümsüz olan anlamlarına gelir.

Koruyan Hatırlatan Düşündüren Müstesnâ Bir İbadet

Oruç, nîmetlerin kadrini bildiren, şükran hisleri uyandıran, yoksulların ve çâresizlerin hâlinden anlama şuuru kazandıran, nefsânî arzu ve temâyülleri bertaraf

Sünnetin Temelini Oluşturan Hadis

Allâh Resûlü’nün gece-gündüz, dar vakitte-rahat zamanda, savaşta-barışta dâimâ “ihsân” hâli üzere bulunduğunda en ufak bir şüphe yoktur. Zira Peygamber Efendimi

Osmanlı’da Ramazan ve Ramazan-ı Şerîf’in İhyâsı

Erkam Radyo’da İstanbul’un Sırları adıyla program yapan İstanbul Seyyahı Fahri Sarrafoğlu Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ile "Osmanlı’da Ramazan ve Ramaz

Nefsin Mertebeleri Nelerdir?

"Nefis" tasavvufi literatürde, kaynaklarda merhale merhale birtakım isimler alıyor. Nefis bir anda tertemiz olmadığı için manevi terbiyede nefsin hâl ve mertebe

Sultan Ahmet Han'dan Hüdâyi Hazretleri'ne Hediye

Sultan Ahmed Han'ın çok sevdiği üstâdı Hüdâyî Hazretleri’ne gönderdiği fakat kabul edilmeyen hediye ve daha sonrasında gelişenler ile ilgili ders mahiyetinde gü

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.