Nefİs   (2285 içerik bulundu)

Cennette Bile Özlenen Nedir?

Âdem -aleyhisselâm- güzelliklerin içinde, Rabbinden o an cennette olmayan bir şeyi istedi ve o istediği şeye de hasret duydu. Neydi cennette bile özlenen? Yoklu

Nefsi Arındırma Rehberi

Rabbimiz ölümü ve hayatı da insanları denemek için yarattığını bildirmektedir. Bu zor imtihanlardan başarılı bir şekilde geçebilmek için Allah Resûlü’nün rehber

Cinlerin ve Şeytanların Yaratılış Hikmetleri

Cenâb-ı Hak insanlar gibi cinleri ve şeytanları da kendisine kulluk etmeleri için yaratmıştır. Ancak cinlerin kötüleri, kibir ve hasetleri sebebiyle insanları s

Namaza Çağrılan Gençler

Namaz kılan genç, Rabbi ile kulluk sözleşmesini yeniler; okuduğu âyetlerde yer alan talimatlar doğrultusunda hayatına yeniden yön verir. Gereği gibi, özenli ve

Namazın Rütbesi

Allah Teala kul ile Rabbi arasında en sağlam bağ olarak namazı bizlere emreder. Kuran’ı kerimde Allah’a imandan hemen sonra namazın zikredilmesi imanın mümindek

Hevâ ve Hevese Karşı Kur'an'ın Uyarıları

İnsanın nefsi, şeytanın da saptırmasıyla helâllerden ziyâde haramlara heves eder. Yasaklar ve çirkinlikler ona daha güzel ve câzip gelir. Nefis; ibadetlerin, ha

İslam'da İyi veya Kötü Çığır Açanlar

İslâm’da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşm

Radar Gibi Bir Gönle Sahip Olmak

Hayrın her çeşidinden nasip almak için hırslı bir yüreğe sahip olmak, Rabbin kuluna yüce bir lütfudur. Gönülde istek olunca, o gönül aradığını bulma noktasında

Sünnetten Yüz Çevirenlerin Düştükleri Durum

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir." buyuruyor. Allah’a yakın olmak isteyenler, orta yolu tutmalı, ölçü

Müslüman Zamanın Kötülüklerinden Kendini Nasıl Korumalı?

Bugün, âhir zaman fitnelerinin her yanı sardığı bir vasatta yaşıyoruz. Günümüzde fert ve toplumun en büyük hastalığı, “dünyevîleşme”. Zira televizyon, internet,

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.