Medine’ye siyâsî bir görüşme için gelen Rum elçinin Hz. Ömer’in (r.a.) sohbeti sonrasında gönlünde îman güneşinin parıldaması ve hidayete ermesini anlatan hikây
Bu muazzam kazanç mevsimine bîgâne kalanların hâli, âdeta bir define üzerinde yaşayıp da aç ölen bedbahtların hâline benzer. Yahut bu, bereketli Nisan yağmurlar
Sufiler Ramazan ayını tüm yıl boyunca hasretle beklerler. Çünkü bu mübarek ay, Sufilere hedefledikleri tüm idealleri kolayca gerçekleştirme fırsatı verir. Ramaz
Kâinat, sessiz bir Kur’ân, Kur’ân da sesli bir kâinattır. İnsan ise, ilâhî esrârın bir tecellî âbidesi olarak, bunların özü ve zübdesi gibidir. Kur’ân, bir beyâ
Şahsiyet dilimizi cömertlik iksiriyle sulamadan özde, sözde ve işte bereket beklentisi, ham bir hayalden ibarettir.
Ses, Allâh -celle celâlühû-’nun mahlûkâtına bahşettiği en büyük nîmetlerden biridir. Ses olmasa, kâinatta ne kadar büyük bir boşluk olurdu. Zîrâ ses, müsbet vey
Mü’min, bedeninin aç kalmasından ziyâde, rûhunun aç kalmasından endişe etmelidir. Zira rûhun elbisesi hükmünde olan beden, netice itibâriyle aslına, yani toprağ
Oruç ibadeti, yaşattığı kısacık bir mahrumiyetle, nîmetlerin kadrini hatırlatarak açların hâlinden ve muhtaçların derdinden anlamayı telkin eder. Böylece gönüll
Zekâtlar, sadakalar, fitreler, velhâsıl Allah için yapılan bütün infaklar, sarf edilişlerindeki ihlâs nisbetinde, malın bir bakıma mânevî sigortası olur, onu zâ
Bereket mevsimi Ramazan ayı özellikle birleştirici yönü ile insanları aynı safta, aynı masada bir araya getiriyor. Tanımadığınız insanlarla, komşularınızla, mah
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.