sabır   (2636 içerik bulundu)

Aile Yuvasında Huzur ve Saadet

Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ile "aile yuvasında huzur ve saadet" üzerine yapılan mülakatı sizlerle paylaşıyoruz.

Ölüm İstenir mi?

İslam'da başa gelen dünyevî bir belâ ya da musibetin ağırlığı karşısında ölüm istemek yasaktır. Çünkü böyle bir hareket -Allah korusun- neticede intihara kadar

Ebu Süfyan Bin Haris (r.a.) Kimdir?

 Ebu Süfyan Bin Haris radıyallahu anh şâir sahabîlerden... Resulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'in süt kardeşi ve amca oğlu... Aynı aile içinde akran

Cenâb-ı Hakk’a Yaklaşma Mevsimi: Üç Aylar

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, zamanın ehemmiyetinden ve Allah Teâla'ya nasıl yakın bir kul olabileceğimizi anlatıyor...

Başımıza Gelen Her Bela ve Sıkıntı Bize Ceza mı?

Başa gelen her belâ ve sıkıntı, mutlaka bir cezâ değildir. Ancak Müslüman belâ ve musıbetlere sabretmek suretiyle Allah katındaki derecesini yükseltebilir.

Bahar Hastalıklarına Karşı 10 Önlem

Dr. İlkay Değerli, baharda çocukları gözetleyen hastalıkları ve bu hastalıklara karşı basit ama etkili önlemleri anlattı; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Osman Bin Maz'un (r.a.) Kimdir?

Osman Bin Maz'un radiyallahu anh Medine'de vefat eden ilk sahâbî... Bakî kabristanlığına defnedilen ilk muhacir... Mâbedi hayat olan bir âbid zâttır.

Başa Gelen Sıkıntıya Sabretmek

Efendimiz,  başına gelen sıkıntıya sabreden müslümanın günahlarının, güz mevsiminde ağaç yapraklarının dökülmesine benzer şekilde döküleceğini müjdelemiştir.

Müslümanın Hatalarını Bağışlamaya Vesile

Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre radıyallahu anhümâ’dan rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa,

Peygamberlerin Meziyeti

Peygamberler, insanlara davetlerini ulaştırmak için nice sıkıntıları göğüslemişlerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), önceki bir peygamberin halini anlatarak, ke

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.