İMTİHAN   (3209 içerik bulundu)

Hüdâyi Hazretleri'nin Kerameti

Hüdâyî’nin mânevi mertebeleri kısa zamanda kat’ederek yükselmesi ve şeyhine halîfe olması ba’zı dervişlerin kıskançlığını mûcib olmuştu. Hüdâyî’nin üç sene gibi

Hazret-i Âdem'in Dünya Âlemine Gönderilmesinin Hikmetleri Nedir?

Cenâb-ı Hak, insan neslinin atası olan Âdem -aleyhisselâm-’ı mahlûkâtın en mükerremi kılarak cennette yaratmıştır.

Hz. Havva (a.s.) Nasıl Yaratıldı?

Yeryüzündeki ilk kadın, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’in (a.s.) eşi ve insanlık aleminin anası: : Hz. Havva (a.s.) nasıl yaratıldı?

Şeytan İnsanları Nasıl Kandırır?

Evvelce temas etmiş olduğumuz üzere Âdem -aleyhisselâm-’ın şahsiyetinde kıyâmete kadar dünyâya gelecek olan bütün insanlık meknûz olduğundan, insanın tekrîmi ke

Meleklerin Hazret-i Âdem'e Secde Etmesi

Cenâb-ı Hak Âdem -aleyhisselâm-’ı yaratıp rûhundan üfledikten ve ona isimleri tâlim buyurduktan sonra meleklere yönelerek Hazret-i Âdem’e secde etmelerini emret

Allah İle Beraberliğe Engel Olan Perde

İnsan, içindeki hisleri herkesten gizleyebilir, fakat Allah Teâlâʼdan gizleyemez. Bütün duygularımız Cenâb-ı Hakkʼın mâlumudur. Zira âyet-i kerîmelerde buyruldu

Hazret-i Âdem Nasıl Yaratıldı?

Rivâyet edilir ki, Yüce Mevlâ, Âdem -aleyhisselâm-’ı yaratmak istediği zaman yeryüzüne: “Ben, senin toprağından kendime halîfe yaratacağım. Onlardan bana itaat

Peygamber Efendimizʼin Son Nefesindeki Emri

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in vefatı esnasında hususiyetle durduğu iki emri anlatıyor...

Allah İle Kul Arasına Giren Perde!

Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri buyurur: “Şunu bilin ki hakîkatte dünya, geçici bir gölge ve kul ile Mevlâsı arasına giren bir perdedir. Kalbinde zerre miktârı düny

Mânevi Hâli Kaybetmenin Sebepleri

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi tefekkür ve kalbî hayatın ehemmiyetinden sonra Ubeydullah Ahrar Hazretleri'nin bildirdiği tasavvufta mânevi hâli kaybetmeninin 3 se

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.