Hak dostları   (1505 içerik bulundu)

Hak Dostlarının Kalplerde İz Bırakmasının Sırrı

Rabbimiz velî kullarına, ihlâs ve samimiyetlerine mukâbil, gönüllerde tasarruf salâhiyeti ihsân eylemiştir.

Hak Dostlarının Gözünden Tevekkül

Bir insan kendisine düşen vazifeleri hakkıyla yerine getirir, kul olarak elinden gelen tedbiri alır ve işinin sonunu Allâh’a havale ederse, Allah da o kuluna ih

Hak Dostları Benlik Duygularını Nasıl Yendi?

Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri gibi Yunus Emre Hazretleri gibi daha nice Allah (cc) dostu benlik duyguları ile yaptığı mücadelede galip çıkmış ve mütevazilikleri

Hak Dostlarının Kurban Kesme Adabı

Kurban husûsunda Allah dostlarının gösterdiği tâzîm ibret vericidir.

Hak Dostlarının Yemek Yeme Âdâbı

İslâmʼın yemek âdâbında, Allâhʼın adını anarak yemeğe başlayıp yine Oʼna hamd ve şükürle yemeği bitirmek tavsiye edilir.

Hak Dostlarından Hikmetler

 Kötü huylu, riyâkâr, kibirli ve egoist kimselerde görülen zâhirî güzelliklerse, sun’î bir makyajdan ibarettir. Onlarda kalbî derinlik, takvâ, ihlâs ve samimiye

Hak Dostlarından Tevâzu Nasihatleri

Başkalarını hor görerek kendini beğenmek kadar, insanı mânen helâk eden başka bir felâket yoktur. Bunun içindir ki Mevlânâ Hazretleri, birçok mânevî tehlikeden

Hak Dostlarının Ortak Vasfı

Hak dostları, mâneviyat semâsının yıldızları mevkiinde bulunmalarına rağmen, kendilerini dâimâ en aşağıda ve en geride görürler. Böylece amellerine ve güzel hâl

Hak Dostlarının Tedâvi Metodu

İnsan, hayat yolculuğunda zaman zaman zor dönemlerden geçer. O dönemlerde kendisine uzanacak bir yardım eli, bir can simidi, bir kurtuluş ışığı arar. İnsanoğlun

Hak Dostlarının Mânevî Terbiyeleri

Mânevî eğitimde kalp, tasfiye edile edile, beşerî ve tasavvufî temrinlere ilâveten Allâh’ın lutf u keremiyle, yolun nihâyetinde öyle bir hâle gelir ki, sâhibini

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.