TAKVA   (3719 içerik bulundu)

Kıyâmet Günü İçin Ne Hediye Getirdiniz?

Dünyaya gelen her insan, bir ebediyet yolcusudur. Nasıl ki uzun bir yolculuğa çıkacak olanlar kendilerine yol azığı tedârik ederlerse, Hakʼtan gelip yine Oʼna d

Fertleri ve Toplumları Yakan Musibet

Hased, fertlerden başlayarak kademe kademe bütün bir millete kadar yayılan, yakan, yıkan, kurutan bir felâket ve musîbet sebebidir. Mahvolan âileler, toplumlar

İnsana En Çok Lâzım Olan Duygu Hangisidir?

İnsana en çok lazım olan duysu Allah (cc) korkusudur. Hacf ve reca her mümin için takva yolunda bir oto kontroldür. Bizler bu duyguyu nasıl kazanabiliriz? Allah

Allah'ın (cc) Rahmetinden Ümit Kesmeyin

Allah (cc) son ana dek tövbe kapısını açık bırakarak kullarına rahmet etmiş ve onlara af kapısı açmıştır. Bizler insan olamamız hasebiyle elbette hata yapar ve

Nakşibendiliğin Bilinmeyenleri Bu Sempozyumda

Bahaeddin Nakşibend’in Buhara ve Orta Asya’da medreselerle barışık bir tasavvuf anlayışı geliştirdiğini belirten Prof. Dr. Necdet Tosun, “Sesli zikir yerine mür

Peygamberimiz (s.a.v) İle Yaşanan Muazzam Değişim

Peygamberimiz'in (s.a.v) gelişiyle Mekke halkı karanlıklardan aydınlığa, manevi bir çöküntüden zirvelere çıkan bir bir toplum olarak Sahabî efendilerimizin yeti

İnsanın Dinde Çıkardığı Fitneler

Hak katında makbul bir kulluk hayatı yaşayabilmek için; ilim, amel ve takvâ bütünlüğü zarurîdir. Kur’ân ve Sünnet bilinmeden kulluk istikâmetini muhafaza edebil

Her İlmin Bir Bileni Vardır

Kendi bilgimizin üstünlüğüne inanarak diğer insanların bilgisini ve ilmini hakir görmek gibi bir hastalık her kalbin düşmanıdır. İşte böyle bir durumun yaşandığ

Kur'ân'ı Doğru Anlamak İçin İkâzlar

Yüce Kur’an insanlık için bir rahmet, Müslümanlar için de hidayet kaynağı bir rehberdir. Allah Teâlâ Peygamber Efendimizi ve Kur’an’ı göndermekle bizlere büyük

Allah'ın Sevdiği ve Razı Olduğu Kullar

Cenâb-ı Hak, sevdiği ve râzı olduğu müttakî kullarından bahsederken, onların günahlarından hemen tevbe ettiklerini ve günahta aslâ ısrar etmediklerini şöyle hab

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.