TAKVA   (3718 içerik bulundu)

Şeytan Kulları Zaaflarından Yakalar

Şeytan, kariyerinin ilk büyük başarısını (!) Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ’nın ağacın meyvesini yiyerek birbirlerine mahrem yerlerinin görünmesini sağlayarak

Dünya'da İki Yol

Hayatta her şeye nefsâniyet penceresinden bakmaya karar verip kendini o yönde şartlandıran biri, dâimâ kabukta takılı kalır, hiçbir şeyin özüne ve hakîkatine nü

Hizmet Ehlinde Bulunması Gereken Özellikler

Hiz­met in­sa­nı, key­fi­yet­li bir hiz­met su­na­bil­mek için, ken­di ge­li­şi­mi­ni de ih­mâl et­me­me­li­dir. Sü­rek­li bir te­kâ­mül gay­re­ti, onun ta­biî

Gönüllere Taht Kurmuş Liderler

Abbâsî halifesi Harun Reşid’in zamanında yaşanmış olan hadise, devlet erkanının millet üzerindeki etkisini ifade sadedinde bizlere ışık tutmaktadır.

Fitne ve Fesat Zamanlarında Ne Yapmalıyız?

Fesat; istikrârın bozulması ve istikametten sapmak mânâlarına gelir. Başta küfür olmak üzere, bütün isyankâr davranışları içine alır. 

Evlatların Yetiştirilmesinde Çekilen Meşakkatler

Üstün incelikler, sonsuz zarâfet ve derinlikler örneği olarak yaratılan insanın esas kıymeti, Allâh’a kulluk edebilmek ve Rabbinin azametini idrâk edip esrârınd

Ramazan Mektebinden Öğrendiklerimiz

İbadetlerle ihyâ edilen bir Ramazan’dan sonra tekrar yanlışlara, günahlara, gaflete dûçâr olmak, doldurulan çuvalın ağzını bağlamadan terk etmeye benzer. Birikt

Adamlığın Kısa Yolu Yok

Genç Dergi 118. sayısı ile "adam olmayı" işliyor.

Kalbi 'allah' Diyenlerin Özellikleri

Unutmayalım ki Müslümanlık, dindarlık, kulluk, zühd, riyâzat ve takvâ hayatı; sadece Ramazân-ı Şerîfʼe mahsus, geçici bir merâsimler faslı değildir. Bunlar, ger

Mü'minlerin En Büyük Arzusu

İslâmʼa olan bağlılığımızı, son nefese kadar, her zaman ve mekânda diri tutmaya mecburuz. “İki günü eşit olan aldanmıştır” düstûrunca, İslâmʼı hiç eksilmeyen, b

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.