MUHABBET   (4398 içerik bulundu)

Gerçek Dostu Nasıl Bilebiliriz?

Dostluk; sevenin sevilende kendi husûsiyetlerini görmesinden kaynaklanır. Gerçek dostlar arasındaki muhabbet, fizikteki birleşik kaplar misâli, his ve fikirlerd

Salihlerle Beraber Olan Salihleşir

Mevlânâ'nın Mesnevi'sinden iki mısra ve açıklama... Mesnevî: “Gülün tarâveti (tazeliği) bozulup, gül bahçesi hazân mevsimine girince, artık bülbülün hoş nağmel

Kur'ân'a Adanmış Bir Ömür: Alişan Sözen Hoca

Hafız denilince akla gelen ilk şey Kur'ân’ı ezberlemiş seçkin insan olduğudur. Ancak bu bilginin ötesinde sadece zihninde Kur'ân’ı tutan değil bütün hücrelerind

Bedenleri Ayrı Kalpleri Bir

Mevlânâ Mesnevî'de “Sadece kendi diline ve gönlüne âşinâ olanlar, onun dilini konuşan ve meramını anlayanlardan uzak düşerse; yüzlerce dil, yüzlerce nağme bilse

Ümmete Doğru Sorular Samimi Cevaplar

Ümmet, millet ve devlet olarak ve belki küçük küçük cemaat ve gruplar olarak da muhasebe yapmak bir zarurettir. Meselâ bugün İslâm ümmeti olarak ciddi bir muhas

Kavga Edenlere Nebevî Talim

Cenâb-ı Hak, Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e ve onun şahsında bütün ümmete şöyle buyurur: “Sen (dâimâ) af yolunu tut ve iyiliği emret...” (el

İlahi Aşkla Göklere Yükseldi

Hazreti Mevlânâ, ilahi aşk sayesinde nasıl göklere yolculuk yapıldığını anlatıyor.

Amellerin Kabul Olmamasının Sebebi

Bir amelin reddinin alâmeti, onu yanlış işlerin takip etmesi; bundan da kötüsüyse bir iyilikten sonra gelen kötülüğün o hayrı yok etmesidir.

Allah'ın (cc) Sevdiği Kulun Alâmetleri

Muhakkak ki mü’min, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e duygu derinliği ile yaklaştığı, rûhunu nefsânî ve süflî bütün çizgi ve görüntülerden boşalttığı v

Peygamberleri İmtihan Eden Sebep

Peygamber Efendimiz muhtelif hadis-i şeriflerinde söyleyeceğimiz sözlere dikkat etmemizi ikaz buyuruyor. Bu yazımızda Hz. Ya’kub ve Hz. Yusuf –aleyhisselam-‘ın

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.