hamd   (4232 içerik bulundu)

Sebilürreşad Yeniden Çıkıyor

Mehmet Akif Ersoy ve Eşref Edip Fergan tarafından 1908'de yayımlanan Sebilürreşad dergisi, kapatılmasından 50 yıl sonra yeniden okuyucuyla buluştu.

Asr-ı Saadet Toplumu

Asr-ı Saâdet, en ideal zamandır. İslâm tarihinin, dâimâ hasret ve hayranlıkla yâd edilecek en müstesnâ dönemidir. İnsanlığı zulmetten nûra çıkaran İslâm’ın eşsi

Medine'nin En Zengini Nice Günler Aç Uyudu

Dinimize göre bu dünya hayatı ahiretin tarlası olup, akıllı müslüman için maddi imkânlar ahiret sermayesidir. Son dönemde ülkemiz maddî olarak zenginleşmiş diğe

Uluslararası Derin Güçlere Osmanlı Tokadı

Türkiye, tarihinin en kritik, en hassas bir döneminden geçiyor. Bir tarafta bölgesel tehdit unsurları ve onlara karşı yürütülen amansız mücadele, diğer tarafta

"ben Müslüman Mıyım?"

“Ben Müslümanım” demek, bu dünya ve ebedi hayat için pek çok şeyi teahhüd etmek anlamına geliyor. Onun için “Ben Müslüman mıyım?” sorusu, bugün her birimiz için

Peygamberleri İmtihan Eden Sebep

Peygamber Efendimiz muhtelif hadis-i şeriflerinde söyleyeceğimiz sözlere dikkat etmemizi ikaz buyuruyor. Bu yazımızda Hz. Ya’kub ve Hz. Yusuf –aleyhisselam-‘ın

Milletin Kıyamı Darbeyi Yendi

Genç Dergi bu ay 15 Temmuz darbe girişimini dosyaya taşıdı. Milletin gençlerinin yiğitliğini konuştu. Darbeci hainlerin karşısında dimdik duran kardeşlerimizle

"Hüdâyi Bülteni" 4. Sayısı Çıktı

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı'nın yapmış olduğu yardım faaliyetlerinin anlatıldığı Hüdâyi Bülteni yayınlandı. Üç ayda bir yayınlanan Hüdâyi Bülteni'nin (Temmuz, Ağus

Aklın Acziyeti ve Peygamberliğin Lüzûmü

İmâm-ı Rabbânî Hazretleri’ne göre akıl ve ilham; Allâh’ın zât ve sıfatlarını lâyıkıyla kavrayabilmekten, yakînî bilgiye ulaşmaktan, hakîkatleri kusursuz ve tam

Ne Yediğimizi Kimse Sormuyor

Suriye’den Lübnan’a, Lübnan’dan Türkiye’ye uzanan bir ‘savaş hikâyesi’… Şefika Bahsik Kubbeci’nin Suriye’deki savaştan kaçış hikâyesini ve Türkiye’de yaşadıklar

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.