ümmet   (5362 içerik bulundu)

Mü’minlerin Sakınması Gereken Davranışlar

Hucurât sûresinde vaz edilen prensipler içinde mü’minlerin özellikle sakınması istenen davranışlar, kardeşlik ve birlik duygularının zedelenmemesi için hatırlat

Peygamberimizin Sevgisine Nail Olmak İçin Ne Yapıyoruz?

Peygamberimiz’in sevgisine lâyık olmak için ne yaptığımıza bir bakalım. Günlük hayatımızda Kitap ve sünnete bağlılığı ne kadar gözetiyoruz? Sadece belli zamanla

Muhabbette Kemale Nasıl Ulaşılabilir?

İnsan, muhabbet duyduğu varlığın buna liyâkati nisbetinde bir netice elde eder. Bu sebeple insan kalbi, fıtrî olan sevme temâyülünü ancak Cenâb-ı Hakk’a yöneltt

Sünnet Olmazsa Olur mu?

Kur’ân’ın tatbik edilmiş hâli olmasından dolayı sünnet, Kur’an’ın yanında İslâm’ın vazgeçilmez ikinci kaynağını oluşturmaktadır. Allah’ın kitab’ı ve Rasûlü’nün

Hz. Ebubekir’in Tevâzuu, Merhameti ve Affediciliği

Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- halîfeliği döneminde de, önceki mütevâzı ve zâhidâne hayatına devam etti. Daha evvel çevresindeki yetim kızların koyunların

Haneleri Tarumar Eden “Meyhane”

Kim derdi ki; Safahat’ta meyhâneyle ilgili bir şiir bulunsun! Hem de Âkif’in dindarlığı ve İslâmî çehresi herkes tarafından bilinirken... Ama işte Âkif bu! Adım

Büyük Neticeler Büyük Fedakarlık İster

Hz. Peygamber (s.a.v.), her nimetin bir külfeti ve bedeli olduğunu, her külfetin de mutlaka bir nimete vesile olacağını söylüyor. Yani büyük neticelere büyük fe

Hz. Peygamber ve Güvenilir Toplum Yapısı

İman nimetinden sonra Allah’ın bizlere lütfettiği en büyük nimet emandır. Güven nimetidir. Rabbimiz, kainatı insana emanet etmiş ve güvenli bir dünya kurmamızı

Hayat Nîmeti

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi hayat nimetinden bahsediyor...

Hz. Ebubekir Nasıl Halife Oldu?

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz vefât ettiğinde, Ensâr ve Muhâcirler, Sakîfe’de Hazret-i Ebû Bekir’e bey’at ettiler. Bir gün sonra umûmî bir

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.