Hazret-i Ömer   (950 içerik bulundu)

Cafer-i Sâdık Hazretlerinin Faziletleri

Câfer-i Sâdık (r.a.) güler yüzlü, tatlı sözlü bir Hak dostu idi. Sîreti ve sûreti çok nurluydu. Büyük dedesi Hazret-i Ali’ye çok benzerdi. Son derece vakur ve m

Süheyl Bin Amr'ın Hutbesi

Süheyl bin Amr -radıyallahu anh- Mekke fethi günü Resûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem- engin rahmeti, şefkati, müsamahası ve afvı karşısında İslâm potasın

Vasıflı İnsan Yetiştirmenin Önemi

İslam'da ve tarihin her sahnesinde gayretlerin çoğunun ideal insanı yetiştirmek üzere olduğu görülmektedir. Efendimizin (s.a.v) en büyük mucizesinin aslında yet

İslam Tarihinde Hayırda Öne Geçen Hanımlar

Erkam Radyo’da İstanbul’un Sırları adıyla program yapan İstanbul Seyyahı Fahri Sarrafoğlu Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ile  İslam Tarihinde Hayırda Öne

Kime Benziyoruz? Kimi Taklit Ediyoruz?

Kendi mânevî değerlerini yitirerek, “süslü, ama ruhsuz” başka medeniyetleri taklit etmek, fertler ve toplumlar için büyük bir sefâlet ve alçalıştır. Müslüman ol

Ayyaş Bin Ebi Rebia (r.a.) Kimdir?

Ayyaş Bin Ebi Rebîa radıyallahu anh, Mekke’de İslam güneşinin doğduğu ilk yıllarda Dâru’l-Erkam’dan önce İslam’la şereflenen bir sahâbi!.. Habeşistan’a hicret e

Hz. Ömer'i Ağlatan Şiir

Hz. Ömer'in yüreğini burkan ve onu ağlatan hissiyat yüklü şiir...

Bütün Ashâbın İmrendiği Sahabi

Selmân -radıyallâhu anh-, samimî, mütevâzı ve geçim ehli bir Hak dostu idi. Kimseye külfeti olmazdı. Son derece mahviyet sahibiydi. Başta Hazret-i Ömer -radıyal

Peygamberimiz Zamanında Fetva Veren Sahabi

Selmân-ı Pâk -radıyallâhu anh-; âlim, zâhid, dünyaya değer vermeyen, lüks ve israftan uzak duran, alçak gönüllü, güzel ahlâklı, parlak zekâya sahip, kahraman ve

Ensar ve Muhacirin Paylaşamadıkları Sahabi

Selmân -radıyallâhu anh-’ın Allah yolundaki fedâkârlıkları, Peygamber Efendimiz’e muhabbeti ve Sünnet-i Seniyye’ye bağlılığı, onun Ehl-i Beyt’ten sayılmasına ve

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.