Arayana Çıkış Yolu Var

Bir düşünsek, biraz araştırsak, hiçbir şeyin mecburiyetten olmadığını görürüz. Bozuk ve bâtıl yollardan uzak durmak isteyenlere, yani takvâ ile hareket edenlere Cenâb-ı Hak, bir çıkış yolu gösterir. Fakat takvâ ile aramayan, o çıkış yolunu göremez.

“Ne yapalım? Zarûret var!..” deniliyor. Böylece menfî mekânlara evlâtlar, bizzat anne babalarının eliyle yerleştiriliyor.

Hâlbuki bir düşünsek, biraz araştırsak, hiçbir zarûret olmadığını görürüz. Bozuk, bâtıl ve gayr-i şer‘î yollardan uzak durmak isteyenlere, yani takvâ ile hareket edenlere Cenâb-ı Hak, bir çıkış yolu gösterir. Fakat takvâ ile aramayan, o çıkış yolunu göremez.

İçtimâî meselelerde arz ve talep dengesi vardır. Müslümanlar, eğer gayr-i şer‘î şartlara îtiraz eder, onları reddeder ve mahzurlu olmayan şeklini ısrarla talep ederlerse, müşterisi olan her şey mutlaka arz edilir, çareler zuhûr eder.

O zaman görülür ki, ihtilât bir zarûret değilmiş. Ayakları kaydıracak ortamlar bir zarûret değilmiş. Fâizli ekonomi zarûret değilmiş. Nefsânî eğitim ortamları zarûret değilmiş.

Bu ısrarlı talebi gösterebilmek de, yine İslâm şahsiyeti ve vakarı ister.

Rabbimiz; toplumumuzda, İslâm şahsiyet ve karakterini evlâtlarına mîras bırakabilen bahtiyar anne ve babaların sayısını artırsın.

Başkalarına hayran olan değil, kendi müstesnâ ahlâk ve karakterine hayran bırakan mü’minler olabilmeyi, cümle evlâtlarımıza nasip ve müyesser eylesin!.. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ocak, Sayı: 179

 

İslam ve İhsan

TAKVA NEDİR VE NASIL YAŞANIR?

Takva Nedir ve Nasıl Yaşanır?

ALLAHIM SENDEN HİDAYET, TAKVA, İFFET VE GÖNÜL ZENGİNLİĞİ İSTERİM

Allahım Senden Hidayet, Takva, İffet ve Gönül Zenginliği İsterim

TAKVA İLE İLGİLİ AYETLER

Takva İle İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.