Arkasından Konuşanları Bağışladı Bakın Ne Kazandı?
Arkasından konuşanları yani gıybetini edenleri bağışladı bakın ne kazandı? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi anlatıyor...
Ulbe bin Zeyd -radıyallâhu anh-, gecenin bir kısmı geçince kalktı, namaz kıldı ve şöyle yalvardı:
“Ey Allâh’ım! Sen cihâda çıkmayı emir ve teşvik buyurdun. Hâlbuki beni, üzerine binip Rasûlün ile birlikte cihâda çıkabileceğim bir hayvana sâhip kılmadın! Rasûlü’nün elinde de beni üzerine bindirecek bir hayvan bulundurmadın! Ben her zaman mal, beden ve eşyâdan üzerime düşen sadakayı vermişimdir. Ey Allâh’ım! Kulların içinde bana nasîb ettiğin şu bir parça malımı tasadduk ediyorum!”
Sabah olunca Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanına gelip:
“–Yâ Rasûlallâh! Elimde sadaka olarak verebileceğim bir şey yok. Şu bir parça eşyâmı tasadduk ediyorum! Bundan dolayı beni üzen veya bana kötü söyleyen, ya da benimle alay eden kimseye de hakkım helâl olsun!” dedi.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; aşk, muhabbet ve sehâvetle dolu olduğu kadar, af ve merhametle de yüklü olan bu sözler karşısında sâdece:
“–Allâh sadakanı kabûl etsin!” buyurdu ve başka bir şey söylemedi. Ertesi gün de ona:
“–Ben senin sadakanı kabûl ettim. Seni müjdelerim! Muhammed’in varlığı kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, sen sadakası kabûl olunanların dîvânına yazıldın.” buyurdu. (İbn-i Hacer, el-İsâbe, II, 500; İbn-i Kesîr, es-Sîre, IV, 9; Vâkıdî, III, 994)