Arnavutluk'ta Müslümanlara Büyük Baskı

Arnavutluk’ta Osmanlı döneminden kalma yüzlerce cami ve mescidin ortadan kaldırılması ve din eğitimini verecek yeterli sayıda kurumun olmaması nedeniyle ülke misyonerlerin çalışma sahasına dönüştü ve Arnavutların ibadetlerini yerine getirmesi kısıtlandı.

Arnavutluk Geleceğin Alternatif Vakfı (ALSAR) Başkanı Mehdi Gurra, Başken Tiran'da Osmanlı'dan kalan yüzlerce dini mabedin yok edilerek ortadan kaldırılması sonucu Müslümanların cuma ve bayram namazlarını sokaklarda ve yağmur altında kıldığını söyledi.

YÜZLERCE MABED YOK EDİLDİ

Arnavutluk Geleceğin Alternatif Vakfı (ALSAR) Başkanı Mehdi Gurra, Başken Tiran’da Osmanlı’dan kalan yüzlerce dini mabedin yok edilerek ortadan kaldırılması sonucu Müslümanların cuma ve bayram namazlarını sokaklarda ve yağmur altında kıldığını söyledi.

Mehdi Gurra, Müslüman Arnavutlarrın, 1990’lı yıllarda başlayan ve halen devam eden Vatikan destekli misyonerlik faaliyetlerine karşı koyamadığını belirtti. Gurra, “Ülkede ibadete açılan kilise sayısı günden güne artarken, misyonerlik faaliyetleri de hızla sürüyor. Bir yandan yabancı dil eğitimi adı altında kiliselere götürülen çocuklara İncil dersleri verilirken, diğer yandan da Müslüman bölgelerde arazi satın alınarak kiliseler inşa ediliyor. Sadece Başkent Tiran’da 114 kilise bulunurken, ülkedeki toplam cami sayısı ise 560.” dedi.

İSLAM’IN BALKANLARDAKİ SON KALESİ

Türkiye’den halka İslam’ı anlatacak, açılacak kurslarda Kur’an-ı Kerim’i öğretecek din adamları gönderilmesini isteyen Müslüman Arnavutlar, Diyanet Vakfı'ndan da okul açmasını istiyor. Bölgede Müslüman Arnavutların ihtiyaçlarıyla ilgilenen Alsar Başkanı Mehdi Gurra, Samsun Dost-Der ziyaretinde ülkesindeki durumu anlattı. Arnavut halkının çaresizlik içinde gelecek maddi manevi yardımları beklediğini ifade eden Gurra, “Misyonerler, attıkları her adımda dinlerini nasıl anlatır, milletin aile yapısını nasıl çökerteceklerinin hesaplarını yapıyor. Bunları aşama aşama gerçekleştirmeye çalışıyorlar. En büyük hedef, ülkeyi tamamen Hıristiyanlaştırmak. Şu an yüzde 100 Türk köyüne kilise inşa ediliyor. Türkiye’den beklediğimiz çok şey var. Yeni nesil İslam’dan uzak yetişiyor. Destek olmazsa, maddi manevi yardım gelmezse İslam’ın Balkanlardaki son kalesi düşecek, halk zamanla asimile olacak.” bilgisini verdi.

Ülkede Müslüman nüfusu az göstermek için istatistik ve nüfus rakamlarının değiştirildiğini söyleyen Alsar Vakfı Başkanı Gurra, “Hıristiyanlık, Katoliklik, Protestanlık ve hatta Ortodoksluk gibi tüm şekiller üstün bir sosyal statü kazanmış durumda. Misyonerlik faaliyetleri, geniş maddi güçlerin de desteğiyle ülkenin en ücra köşelerine kadar yoğun olarak sürdürülüyor. İslam ise defansta görünüyor. Maalesef Müslümanlar pek varlık gösteremiyor. Arnavut aile yapısını ve genç nesilleri hedef alan bu misyonerlik faaliyetlerin önüne geçilmesi lazım. Ülkedeki siyasi ve kültürel hayatın en önemli parçası olan orta yaş grubunu camilerde görmek mümkün değil. Ateizmle yetişen kayıp Müslüman bir orta kuşağımız var. Müslüman ülkelerden yardım bekliyoruz. Bu gidişata artık dur deme vakti geçiyor.” ifadelerini kullandı.

 Kaynak: Milli Gazete

İslam ve İhsan

BALKANLAR’DA OSMANLI’NIN TANIKLARI

Balkanlar’da Osmanlı’nın Tanıkları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.