Ashab-ı Keyfi Anlatmak İçin Türkiye'yi Dolaşıyorlar

Ashab-ı Kehf Gönül Elçileri Derneği üyeleri, Ashab-ı Kehf hikayesini anlatmak amacıyla o döneme ait temsili kıyafetlerle Türkiye'yi dolaşıyor.

Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde bulunan Ashab-ı Kehf Gönül Elçileri Derneğinin düzenlediği etkinlik kapsamında "Yedi Uyurların" temsili kıyafetleriyle Malatya'nın Darende ilçesinde gelen dernek üyeleri, Somuncu Baba Külliyesini ziyaret ederek, burada vatandaşlara Ashab-ı Kehf'i n hikayesini aktardı.

Dernek Başkanı Hüseyin Bozkurt, 8 yıldır Ashab-ı Kehf'i anlatmak için Türkiye genelinde yerel ve ulusal birçok etkinliğe katıldıklarını söyledi.

"YEDİ UYURLAR MAĞARASI"

Somuncu Baba ve Hulusi Efendi'nin diyarı, ilim ve hikmet beldesi Darende'ye belli bir mesafeyi yürüyerek geldiklerini ifade eden Bozkurt, "8 yıl önce memur, esnaf ve çiftçi arkadaşlarla bir araya gelerek ilçemizdeki Ashab-ı Kehf ve Yedi Uyurlar Mağarası'nın tanıtımına katkı sağlamak için bu ekibi oluşturduk. Birçok yürüyüş ve kültürel etkinliklere katıldık. Buralarda vatandaş ilgi gösterirken biz de hem broşür dağıttık hem de uzatılan mikrofonlara Yedi Uyurlar'ın hikayesini anlattık." dedi.

Aradan geçen süre içerisinde inanç turizmi açısından önemli bir merkez olan Afşin Ashab-ı Kehf Külliyesinin tanıtımına ciddi bir katkı sağladıklarını düşündüğünü aktaran Bozkurt, "Bugün burada Yedilerimiz ve Kıtmirimiz ile Somuncu Baba Külliyesi civarında insanlara Ashab-ı Kehf'i anlatıyoruz. İlk defa duyanlar da oluyor, çokça duymuş fakat gerçeğinin nerede olduğunu bilmeyen de çıkıyor. Biz bu kafalardaki karışıklığı giderici bilgileri paylaşarak onları davet ediyoruz." diye konuştu.

Ashab-ı Kehf Gönül Elçileri Derneği üyeleri, Darende Kaymakam Ali Türk'e, ay-yıldızlı forma hediye etti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.