Ashâb-ı Meş'eme (Şimal) Kime Denir?

Ashâb-ı Meş'eme (Şimal) kimdir? Kuran'da geçiyor mu? Ashâb-ı Meş'eme hakkında kısaca bilinmesi gerekenler...

"Meş'eme", uğursuzluk demektir. Sol kol anlamına da gelir. "Şimal" kelimesi ile anlamdaştır. Ashâb-ı Meş'eme tâbiri; alçak mevkide bulunan, değersiz veya kendilerine ve yakınlarına kötülüğü dokunan uğursuz kimseler anlamına gelir.

Vâkı'a sûresinde (56/1-11) kıyamet kopunca insanların üç sınıf olacakları bildirilmiştir. Bunlar; ashâb-ı meymene amel defteri sağ elinden verilenler), ashâb-ı meş'eme (amel defteri sol elinden verilenler) ve sâbıkûn (öncüler).

Beled sûresinin 19. âyetinde, Allah'ın âyetlerini inkâr edenlerin ashâb-ı meş'eme olduğu bildirilmiştir. Ashâb-ı meş'eme, Vâkıa sûresinin 41. âyetinde "Ashâb-ı Şimâl" olarak zikredilmiş ve bu kimselerin dünyada iken azgın insanlar olduğu, büyük günah işlemekte ısrar ettikleri, öldükten sonra dirilmeyi inkâr ettikleri, hak yoldan saptıkları, (âyetleri ve peygamberleri) yalanlayıcı oldukları bildirilmiştir (Vâkıa, 56/45-51). Ashâb-ı Meş'eme/Ashâb-ı Şimal; vücudun derilerine nüfûz eden bir ateş ve kaynar su içinde, kara dumandan bir gölge altında olacaklar, zakkumdan yiyip kaynar sudan içeceklerdir (Vâkı'a, 56/42, 43, 52-56).

Ashâb-ı Meş'eme / Ashâb-ı Şimal; cehennemde ebedî kalacak olan kâfirlerdir. Hâkka sûresinde kıyamet kopunca yazıcı melekler tarafından tutulan amel defterlerini (İnfitâr, 82/10-12) insanlara sağ veya sol ellerinden (Hâkka, 69/19-39) İnşikâk sûresinde ise sağ ellerinden veya arka tarafından verileceği (İnşikâk, 84/7-15) bildirilmiştir. Kitabı sağından verilenlerin hesabı kolay olacak ve cennete girecekler, solundan ve arkasından verilenler ise cehenneme atılacaklardır. İşte kitabı arkasından ve solundan verilecek olanlar Ashâb-ı Meş'eme /Ashâb-ı Şimâl'dir.

Âhirette, kişilerin amel defterlerinin sağ veya soldan verilmesi sembolik bir anlatım olup burada yön ve taraf olarak sağ ve solun övülmesi veya kınanması söz konusu değildir.

İslam ve İhsan

ASHAB-I ŞİMAL NE DEMEKTİR?

Ashab-ı Şimal Ne Demektir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.