Ashab-ı Suffa Öğrencileri
Ashâb-ı suffa nedir, kime denir? Ashâb-ı suffa öğrencileri kimlerdir?
Peygamber mescidi adeta, ashâb-ı kirâmı yetiştiren bir medrese idi. Büyük, küçük, kadın, erkek, herkes, Hz. Peygamber’in (sav.) mesciddeki öğretici vaazları, hutbeleri, feyizli sohbetleri sayesinde Kitap ve sünneti öğrenip uyarılarınca hareket etmekte idiler.
ASHAB-I SUFFA ÖĞRENCİLERİ
Bir de Medine’de kavim ve kabileleri, evleri barkları bulunmadığından, bu medresede kalan sahabiler vardı ki bunlara “ashâb-ı suffa” denirdi. (İbn-i Sa’d, Tabakât, I,255)
Ashâb-ı suffanın sayıları, seksenden fazla idi. (Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliya, I,348-385; II,3-34)
Gecelerini namazla, Kur’ân okumakla, ders görmekle geçirirler, gündüzleri de su taşırlar, odun toplayıp satarlar ve onunla yiyecek alırlardı. Ensardan Ubâde b. Sâmit, Ashâb-ı Suffa’ya fahrî olarak yazı ve Kur’ân-ı Kerim öğretirdi. (İbn-i Mâce, Sünen, II,230.)
Peygamberimiz (sav.), Abdullah b. Mes’ud, Sâlim, Muaz b. Cebel ve Übeyy b. Ka’b gibi bilgin sahabilerini de ashâb-ı suffaya Kur’ân-ı Kerim öğretmekle görevlendirmişti. (İbn-i Sa’d, Tabakât, II,352; Buhârî, Sahih, VI,102) Onlardan bazılarının, bazen yetmişinin birden geceleri, bir öğreticinin başında toplanıp sabaha kadar ders gördükleri olurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,137.)
Ashâb-ı suffaya “kurrâ” denir, kabilelere gönderilecek Kur’ân ve sünnet öğreticileri de bunların arasından seçilirdi. (İbn-i Sa’d, Tabakât, III,514-515; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,109; Buhârî, Sahih, V,41-42; Müslim, Sahih, II,126)
Peygamberimiz (sav.) “Benim bu mescidime gelen kişi, başka bir şey için değil, hayr için, hayrı öğrenmek veya öğretmek için gelir.” (İbn-i Mace, Sünen, I,82-83.) hadis-i şerifi, en kısa bir zamanda, öğreticiler üzerinde de öğrenciler üzerinde de tesirini göstermiş, Peygamber mescidi ve suffa, bir ilim ocağı haline gelmiştir. Zaten, Kur’ân-ı Kerim’e göre, Müslümanlardan bir kısmının, savaşlardan muaf tutulup, halkı irşad edecek kimseler olmak üzere yetiştirilmeleri gerekiyordu. (Ahzab, 33/132.)
Sünnet; yalnız Medine’deki sahabilere değil, Medine dışındaki yeni Müslümanlara da öğretilmekte idi. Nitekim, Hâlid b. Velid (ra.), hicretin onuncu yılında Benî Haris kabilesini İslâmiyet’e dâvet için gönderildiği zaman, onlara İslâm şeriatını, Kur’ân-ı Kerim’i ve Resûlüllah’ın (sav.) sünnetini öğretmişti. (İbn-i İshak, İbn-i Hişam, Sîre, IV,239)
Yine hicretin onuncu yılında Amr b. Hazm (ra.) da Necranlılara İslâm dinini, sünneti ve İslâm’ın şiar ve alâmetlerini öğretmek üzere gönderilmişti. (İbn-i İshak, İbn-i Hişam, Sire, lV,241; Taberî, Tarih, III,157; İbn-i Haldun, Tarih, c. II, ks. 2, s. 54)
Peygamberimiz (sav.), aynı yıl Medine’ye gelen Beni Havlan kabilesi temsilcilerine de sünnetlerin öğretilmesini ashabına emretmişti. (İbn-i Sa’d, Tabakât, I,324.)
Kaynak: Din ve Hayat Dergisi, Sayı: 35
YORUMLAR