Asıl Zenginlik
Zenginliğin asıl kaynağı nedir? Hadisi şerifte gerçek zenginliği ne olarak veriyor? İşte cevabı...
Hz. Süheyb şöyle anlatıyor: “Mekke’den Medine’ye hicret etmek istediğimde Kureyşliler bana: ‘Ey Süheyb! Bize geldiğinde hiç bir malın yoktu. Burada çok mal kazandın ve şimdi onları götürmek istiyorsun. Buna aslâ izin vermeyeceğiz!’ dediler. ‘Malımı size verirsem yolumdan çekilir misiniz?’ diye sordum. ‘Evet, çekiliriz!’ dediler. Bunun üzerine, malımı kendilerine bıraktım ve doğruca Medine’ye vardım. Bu olayı duyduğunda Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem iki kere, “Süheyb kâr etti” buyurdular.
Peygamber Efendimiz bu hadisi şerifinde asıl zenginliğin mal varlığı ile olmadığını kişinin imanının, imana vesile olan İslam'ın asıl zenginlik ve kazanç olduğunu söylemiştir.
Kulların En Sevimlisi Gizli Takvâ Sahipleridir
İbn Ömer ağladığını gördüğü Muaz b. Cebel’e: “Ey Muaz! Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. O da şunları söyledi: “Hatırıma, Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem’den işitmiş olduğum şu hadis-i şerif geldi de onun için ağlıyorum: ‘Riyânın en azı dahî şirktir. Allah katında kulların en sevimlisi gizli takvâ sahipleridir. Böyleleri, ortalıkta bulunmadıkları zaman kimse tarafından aranmaz; bir yerde bulundukları zaman da tanınmazlar; yani şöhretleri yoktur. İşte asıl hidâyet mumları ve ilim çıraları böyle kimselerdir.’”
İslâm’dan Başka İzzet Yoktur
Hz. Ömer yanında Ebû Ubeyde b. el-Cerrah radıyallâhu anh da bulunduğu hâlde Şam’a gitmek üzere yola çıktı. Yolda bir nehre geldiklerinde Hz. Ömer devesinden indi ve ayakkabılarını çıkarıp boynuna astı. Sonra da devesinin dizgininden tutarak suya girdi. Bunu gören Ebû Ubeyde: “Ey Müminlerin Emîri! Böyle yapmayınız; çünkü bu memleketin halkı seni bu şekilde görmekten hoşlanmayacaktır” dedi. O zaman Hz. Ömer şunları söyledi: “Senden bunu ummazdım. Eğer bunu bir başkası söylemiş olsaydı onu ümmet-i Muhammed’e ibret dersi kılardım. Biz yeryüzünün en zelil kavmiydik. Allah Teâlâ bizi İslâm ile aziz kıldı. Eğer biz O’nun bizi aziz kıldığı İslâm’dan başka bir izzet talep edersek Allah Teâlâ bizi tekrar zelil eder.”
Nefsini Zelil Etmekten Çekin
İbn Ömer şöyle anlatıyor: “Haccac’ın bir hutbesini dinlemiştim. Bu hutbenin bir yerinde kabul edilmesi mümkün olmayan bir söz söyledi. Bunun üzerine müdahale ederek onu uyarmak istedimse de Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem’in şu hadisini hatırlayarak bundan vazgeçtim: ‘Bir keresinde Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem: “Mümin kişilere nefsini zelil etmesi uygun düşmez” dediler. “Ey Allah’ın Rasûlü! Kişi nefsini nasıl zelil eder?” diye sorduğumda da “Kişinin, nefsini zelil etmesi; onu, gücünün yetmeyeceği bir belâya bulaştırmasıdır” buyurdular.’”
Kaynak: Mehmet Köprülü, 365 Sahabe Ölçüsü, Erkam Yayınları