Asırlar Öncesinden Bir Annenin Kızına Nasihatleri

Evlilik kurumunun sağlam bir şekilde ayakta kalabilmesi için kadın nelere dikkat etmeli? ''Aile Olmak - Vezâifü’l İnâs'' adlı eser, bir annenin evlenecek kızına çeşitli konularda yaptığı nasihatleri konu ediniyor.

Anne babaların çocuğuyla/çocuklarıyla doğduğu andan itibaren kurdukları aile içi dil, çocuğun başından sonuna bütün hayatında etkisini sürdürecektir şüphesiz. Bu dilin çeşitli evrelerinin olduğu, erkek veya kız evlatlara göre değişiklik gösterdiği hepimizin malumudur. Anne ve baba, evlat yetiştirme noktasında farklı roller üstlenseler de ikisi de “aile” kurumunun en iyi ya da en olması gerektiği şekilde kurulması ve muhafazası için gönüllü memurlardır. Özellikle annelerin nasihatlerle üstlendikleri rol, çocuk eğitiminin başlama vuruşunun yapıldığı an sayılabilir. Bu karşılıklı ve işbirliği ile devam eden iletişim, ömür boyu devam edecek eğitimle beraber aile kurumunun sağlam bir şekilde varlığını sürdürmesini de sağlayacaktır.

Biri birinden özel ve güzel eserlerin bizlere ulaşmasını sağlayan Büyüyenay Yayınları’nın etiketiyle çıkan Aile Olmak - Vezâifü’l İnâs adlı eser, bir annenin evlenecek kızına yaptığı nasihatleri konu edinmektedir. Evlilik kurumunun sağlam bir şekilde ayakta kalabilmesi için kadının dikkat etmesi gereken kanaat, itaat, temizlik, âdetlere saygı gösterme, eşyayı muhafaza, akrabaya hürmet, sır saklama ve saygılı davranma konularını ayrıntılı bir şekilde ele almış, yeri geldiğinde bahsi geçen konularla ilgili ayetleri, hadisleri, yaşanmış olayları örnek göstererek açıklamıştır. Tüm bunlara değinirken de Arap kabile reislerinden Avf b. Mahlem’in kızı Ümmü Ünâs’a annesi Ümâme’nin yaptığı vasiyetten yola çıkılmış ve kitap bu vasiyetin bir anlamda şerhi mahiyetinde kaleme alınmıştır.

Eserin asıl yazarı Mehmed Saîd hakkında bilgiye ulaşılamamıştır. Kitabı hazırlayan Muhsin Bostan, üslubuna dikkat ederek kısmen sadeleştirmiş, kitapta geçen özel isimler, âlimler, düşünür ve sahabeler kitapta dipnot olarak pek az yer almasına rağmen kendisi bunları tamamlamıştır.

AKRABAYA HÜRMETTEN KASIT NE?

“Âlemde nasıl her eve lazımsa hanım/ Her hanıma da işbu kitab öylece lazım” Bu beyit kitabın önemine dikkatleri çeken bir serlevha olma özelliği taşıyor adeta. Ümame’nin vasiyeti maddelere ayrılarak on başlık halinde geniş şekilde şerh edilmiş. Vasiyette de olduğu gibi esere kanaat konusuyla başlanmış. Çünkü kadınların nimet içinde yaşamaya rağbeti fazladır ve karı-koca arasındaki kavgaların çoğu kanaatsizlikten meydana gelmektedir. Bu sebeple Ümmü Ünâs’ın validesi de kızına ilk önce kanaat etmeyi hatırlatmıştır.

İkinci olarak kocaya itaat hatırlatılmış, bununla ilgili hadislere, yaşanmış örneklere yer verilmiş ve şeriata aykırı olmadığı sürece her konuda ve her zaman kadının kocasına itaat etmesi gerektiği belirtilmiştir.

Temizlik ve temizlenme konusunda da başta kadının kendi kişisel temizliğinin önemi, sonra evinin temizliği ve düzeni anlatıldıktan sonra çocuk eğitimine yer verilmiş, köle veya hizmetçilere de nasıl davranılması gerektiği yine bu başlık altında açıklanmıştır. Akrabaya hürmet konusunda ise, bundan kastın sadece eşinin ailesi ve birinci derece akrabaların olmadığını, kocanın önceki eşinden çocukları varsa onlara, evde yetim varsa ona ve hatta komşulara da saygı ve sevgi gösterilmesi gerektiği, kime nasıl davranılması gerektiği anlatılmıştır. Yine burada da yaşanmış örneklere çokça yer verilmiştir.

Sır saklama konusunun -kadınların “genellikle” zayıf oldukları bir nokta olduğundan- üzerinde özellikle durulmuş, dikkat edilmemesi halinde nelere sebebiyet verebileceği, bunun mazeretinin olmadığı, kadının kendisini sorgulaması gerektiği anlatılmıştır. Saygılı davranma ve hürmet konusu da örnekleriyle açıklandıktan sonra, vasiyetin son kısımlarında yer alan koca üzgün iken sevinçli olunmaması, sevinçli iken üzgün olunmaması gerektiği, kocanın rızasını kendi hevasına tercih etmesi gerektiğine yer verilmiştir.

Örneklerin ve kahramanlarının asırlar öncesine ait olduğu bu çalışmada konular o gün olduğu gibi bugün de güncelliğini koruyan ve uyulmadığı zamanlarda aile içi sıkıntılara sebebiyet verdiğine şahitlik ettiğimiz hususlardır. Bu yönüyle kitabın okunması her açıdan faydalı olacak, dünün, bugünün ve belki yarının da bu “aile içi meseleleri”nin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

Kaynak: Sultan Er, Dünya Bizim

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.