Asr-ı Saadette İslami Eğitim
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- okuma-yazmanın yaygınlaşması için gayret etti, bunun için her fırsatı değerlendirdi.
Bedir Harbi’nde alınan esirlerin okuma-yazma bilenlerine, serbest bırakılmalarının fidyesi olarak, on müslüman çocuğa okuma-yazmayı öğretmelerini şart koşmuştu. Gerek bu esirler, gerekse diğer müslüman muallimler tarafından okuma ve yazma öğretilen bu mekteplere “Küttab” adı veriliyordu.[1]
O devirde çocuklara okuma-yazma ve dînî bilgilerin öğretildiği pek çok küttab açıldı.[2]
Ashâb-ı kirâm evlerini de okul hâline getirmişlerdi. Mescid-i Nebevî’deki Suffe’nin eğitim ve öğretim faâliyetleri için yetersiz kalması üzerine Medîne’de bâzı evlerde “Dâru’l-Kurrâ” denilen okullar açılmıştı. Rivâyete göre Mahreme bin Nevfel’in evinin bir kısmı veya tamamı Kur’ân öğretimine tahsis edilmişti. Bu Dâru’l-Kurrâ’ya, Abdullah bin Ümmi Mektûm -radıyallâhu anh- misâfir olmuş ve orada ders okutmuştur.[3]
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hevâzin esirlerinden birini Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-’a verip:
“–Ona Kur’ân’dan bir şeyler öğret!” buyurmuştur. (İbnü’1-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, VII, 105; İbn-i Hacer, el-İsâbe, IV, 292)
[1] M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, 141.
[2] A. Şelebî, Târîhu’t-Terbiyeti’l-İslâmiyye, Kahire 1960, s. 38-39.
[3] Kettanî, Terâtib, I, 56; İbn-i Abdilberr, el-İstîâb, I, 247; Makrizî, el-Mevâiz ve’l-İ‘tibâr bi-Zikri’l-Hıtati ve’l-Âsâr, II, 362, Mısır, 1270h.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdet Toplumu, Erkam Yayınları