Asr-ı Saadet’te Misafir Nasıl Ağırlanırdı?
İslâm’da misâfir nasıl ağırlanır? İşte Asr-ı Saâdet’te misâfir ağırlama âdabı...
Allah’ın Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- misâfiri çok sever, nezâketi sebebiyle onlara bizzat kendisi hizmet ve ikrâm ederdi. Misâfirleri karşılayacağı zaman, güzel ve temiz elbiseler giyerdi. Kabul merâsiminde yanında bulunacak kişilerin de aynı şekilde giyinmelerini emrederdi. Meselâ Kinde heyeti geldiği zaman, Hazret-i Ebûbekir, Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali ile birlikte Yemen mâmülü kıymetli elbiseler giymişlerdi. (İbn-i Sa’d, IV, 346)
Hazret-i Ebûbekir, teşrîfât işlerinden sorumluydu. Medîne-i Münevvere’ye gelen heyetleri ve misâfirleri karşılar, onlarla ön görüşme yaparak bir nevî edeb tâliminde bulunur, Allah’ın Resûlü’nün yanında nasıl davranmaları gerektiğini öğretirdi. Misâfirlerin hizmetlerini Sevbân -radıyallâhu anh- görür, Hazret-i Bilâl de yemek işlerine bakardı. Heyetlere bâzen ekmekle et, bâzen ekmekle süt ikrâm edilirdi. (Bkz. Kettânî, I, 348)
ŞEFAAT SOFRASININ MİSAFİRLERİ
Fahr-i Kâinât Efendimiz’e misâfir olarak gelip O’nun gönül sarayına giren ve oradaki güzellikleri temâşâ edenler, yurtlarına dönerken, Mevlânâ’nın tâbiriyle âdeta şöyle derlerdi:
“Vallâhi nerede olursam olayım, nereye gidersem gideyim, artık ebede kadar Sen’in misâfirinim. Ben ölü idim, Sen’de dirildim. Artık ben Sen’in âzatlı kölenim. Senin kapıcınım. Zâten dünya da, âhiret de Sen’in şefâat sofranın misâfirleridir…”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları
YORUMLAR