Ayasofya-i Kebir Cami-İ Şerifi İbadete Açıldığından Beri Yaklaşık 25 Milyon Ziyaretçi Ağırladı

Yerli ve yabancı turistler için çekim alanı olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, ibadete açılmasının üzerinden geçen 4 yılda yaklaşık 25 milyon ziyaretçiyi ağırladı.

İstanbul'un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453'ten itibaren de cami olarak kullanılan Ayasofya, 1934'te alınan kararla 86 yıl müze olarak hizmet verdi.

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açtığı dava 10 Temmuz 2020'de karara bağlandı. Danıştay 10. Dairesi'nin, camiden müzeye dönüştürüldüğü 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını oy birliğiyle iptal etmesiyle Ayasofya'da yeniden ibadet etmenin yolu açıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'nın ibadete açılmasına ilişkin kararnameyi aynı gün imzaladı. Ardından Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, 24 Temmuz 2020'de 86 yıl sonra kılınan ilk cuma namazıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı törenle ibadete açıldı.

İstanbul Müftü Yardımcısı Ahmet Aktürkoğlu, AA muhabirine, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin İstanbul'un fethinin en önemli sembollerinden birisi olduğunu söyledi.

Ayasofya'nın fetihten sonra asırlarca Müslümanlara hizmet verdiğini belirten Aktürkoğlu, 4 yıl önce alınan kararla tekrar ibadete açıldığını hatırlattı.

Aktürkoğlu, Ayasofya yeniden ibadete açıldıktan sonra yerli ve yabancı turistlerden büyük rağbet gördüğünü anlatarak, "Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi ibadete açıldığı 24 Temmuz 2020'de itibaren 4 yıl boyunca yaklaşık 25 milyon ziyaretçiyi kabul etmiş. Ayasofya Camisi'nde hem yerli ve hem yabancı birçok ziyaretçiyi aralıksız olarak ağırlamaktayız." dedi.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne ülkenin dört bir yanından gelenler olduğu gibi dünyanın farklı ülkelerinden de Müslüman ve gayrimüslim ziyaretçilerin geldiğini ifade eden Aktürkoğlu, "Herkesin ilgisini çeken önemli tarihi mekanlardan bir tanesi. Ayasofya Camisi sezona göre, günlük ortalama 50 bin civarında ziyaret sayısına ulaşılıyor. Senelik ise yaklaşık 6-7 milyonu bulan ziyaretçi sayımız oluyor." diye konuştu.

Aktürkoğlu, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde günlük namaz vakitlerinin dışında İstanbul Müftülüğüne bağlı çeşitli etkinlikler de yapıldığını aktararak, şöyle devam etti:

"Örneğin; Ayasofya derslerimiz var, cumartesi ve pazar günleri özellikle Sahih-i Buhari dersleri, irşat dersleri, irfan dersleri, bunun haricinde kandil gecelerinde icra ettiğimiz özel programlar ve özellikle Kur'an kurslarımızda yetişen hafızlarımızın icazet merasimlerini de Milli Eğitim Bakanlığıyla ortak yürüttüğümüz hafızlık projesinin icazet merasimlerini de Ayasofya'da yapmaktayız. Yılda iki defa icazet merasimini Ayasofya'da yapıyoruz."

Camide 50 personel misafirleri yardımcı oluyor

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne gelen insanların Müslüman olmak için kendilerine başvurduğunu aktaran Aktürkoğlu, günlük ortalama bir veya iki kişinin ihtida merasimini camide yaptıklarını kaydetti.

Aktürkoğlu, Ayasofya'da hem irşat hem de teşrifat hizmetleri yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Diyanet personeli olarak burada 50 personelimiz var. Bunlardan bir kısmı teşrifat dediğimiz ziyaretçilerin cami adabına uygun ve namaz esnasında saf düzeninin alınması noktasında cemaatimize yönlendirme ve yardımcı oluyor. Onun haricinde de dini rehberlik yapan, özellikle yabancı turistlere yönelik İslam ile Ayasofya'nın kültürel ve dini yönlerinden bahseden cami rehberlerimiz var."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.