Ayette Verilen Sır
Ayette verilen sırra sadık kalan, uygulayan müslümanlara ne mutlu... İşte bu ilâhî sırdan gâfil olana ne yazık!
İnsan, ömrü boyunca bolluk içinde yaşasa bile, ne hazindir ki son nefeste bütün fânî varlığı terk edecek, dünyalık olarak ancak bir kefenle toprağın sînesine girecektir. İşte o ölüm gelmeden bu ilahi sırra vakıf olanlara ne mutlu...
AYETTE VERİLEN SIR
Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulmaktadır:
“De ki: Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir ve (dilediğinden de) kısar. Siz hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe, 39)
İşte bu ilâhî sırdan gâfil olanın nefsi cimri olur. Malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. Malı verene sığınacağı yerde, şaşkınlıkla malına sımsıkı sarılır. İnfâkın malı bereketlendireceği yolundaki ilâhî vaade değil de, infâk ettiğinde kendisinin fakir düşeceği hususundaki şeytânî ve nefsânî vesveselere îtibâr eder. Hâlbuki cimrilik edip mala sımsıkı sarılmak, ona takdir edileni geri çeviremez. Yani Cenâb-ı Hak verdiği servet emânetini geri almayı takdir etmişse, gâfilin o cimriliği, malının elinden çıkmasına mânî olamaz.
İnsan, ömrü boyunca bolluk içinde yaşasa bile, ne hazindir ki son nefeste bütün fânî varlığı terk edecek, dünyalık olarak ancak bir kefenle toprağın sînesine girecektir. Bundan daha hazin olanı ise, bütün dünyalıklar elinden alınmasına rağmen, bir de o nîmetlerin inceden inceye hesabını vermek zorunda kalacaktır.
Dolayısıyla mü’mine yakışan, bir gün mutlakâ bırakıp gideceği dünya nîmetlerini, elinde fırsat varken Allâh’ın râzı olacağı şekilde kullanarak, hakîkî ve kalıcı saâdete sermâye kılabilmektir.
Şeyh Sâdî der ki:
“Kapına bir garip gelirse, sakın eli boş gönderme. -Allah göstermesin- belki bir gün sen de garip olur, kapıları dolaşırsın!..
Mâdemki, bugün bir şey istemek için kimsenin kapısına gitmiyorsun, bunun şükrânesi olarak, kapına gelen muhtaca ikram et!”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2018 – Mart, Sayı: 384, Sayfa: 032