Ayşe Hümeyra Ökten Kimdir?

Türkiye'nin ilk imam hatip lisesi müdürü Mahmut Celalettin Ökten'in kerimesi Dr. Ayşe Hümeyra Ökten kimdir?

Dr. Ayşe Hümeyra Ökten Hanımefendi'nin bugün Rahmeti Rahman'a kavuşmasının üzerinden 2 yıl geçti.

Görmeden sevdiğimiz insanlar vardır. Muhabbeti yüreğimizde olan, hayatından hisseler aldığımız dualarına yürekten amin dediğimiz ömrümüze iz bırakanlar…

Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde tıp eğitimini alıp doktor olan Ayşe Hümeyra Ökten'in hayatından hepimize düşen bir pay mutlaka var.

Medine sevdalısı, hizmete adanmış bir ömür, anne baba razılığını herşeyden önemli sayan ve dua almayı hayatının şiarı kılan bir hanımefendi.

1953'de Kızılay'ın teklifiyle Medine'ye görevli ilk kadın doktor olarak gider Ayşe Hümeyra Ökten. Onun için  bu gidiş bir dönüm noktası olur ve bir daha o kutsal topraklardan bağını koparamaz. Artık bir evi de Mekke ve Medine olur.

İmam Hatip liseleri'nin kurulması için insanüstü gayretler gösteren "hizmeti ve cesareti öğrendiğim" dediği babası Mahmud Celaaleddin Ökten'in kızı Ayşe Hümeyra Hanım "Dindar Bir Doktor Hanım" kitabında babasından da özel olarak bahsediyor.

Ayşe Hümeyra Ökten Kimdir?

1925 yılında İstanbul Fatih'te dünyaya geldi. Babası Osmanlı dönemi ulema sınıfından müderris ve felsefe hocası, imam hatip mekteplerinin kurulmasında öncü Mahmud Celaleddin Ökten'dir.

Cumhuriyet'in ilk döneminde tıp eğitimi alıp doktor olan Dr. Ayşe Hümeyra Ökten, okuldan mezun olduktan sonra bir süre Sarıyer Verem Savaş Dispanseri'nde çalıştı.

Ökten, henüz asistanken Kızılay'ın ilk kadın doktor görevlisi olarak hacca gitti ve Medine'ye gerçekleştirdiği bu yolculuktan sonra Suudi Arabistan'da oturma izni alarak, hayatını orada yaşamaya karar verdi. Daha sonra babası da Medine'de oturma arzusu duyunca işinden istifa ederek, ailecek Medine'ye yerleşti.

Görevi nedeniyle gittiği Medine'ye bağlanan Ökten, 1960'tan sonra dokuz ay Suudi Arabistan'da, üç ay İstanbul'da kalarak çalışmalarını sürdürdü.

Dr. Ökten, babasının çevresinde yer alan ilim ve bilim dünyasından pek çok önemli isim olan Mehmed Zahid Kotku, Babanzade Ahmed Naim, Mehmed Ali Ayni, Mahir İz, Nurettin Topçu gibi bir döneme damgasını vurmuş ilim adamlarının hayatına yakinen şahit oldu ve onların bilgisinden istifade etti.

Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi ona “Doktor Abla” dermiş

Kimine evlat, kimine doktor, teyze, yoldaş…

Kimine abla kimine de anne olan Ayşe Hümeyra Ökten'e annemiz, validemiz diye de hitap ederlermiş. Oysa hiç evlenmemiştir Ayşe Hümeyra Ökten. “Her eve bir anne ama yedi mahalleye de bir doktor lazım, işte o doktor ben olayım.” demiştir. Yoğun iş hayatı nedeniyle hastalarına yeterince vakit ayıramayacağı düşüncesiyle evlenmemiştir.

Ökten’in hayatı adeta Fethi Gemuhluoğlu‘nun da sıkça belirttiği gibi “Yaptığınız işi en iyi şekilde yapın” diyor bizlere de.

“İnsana hizmet Hakk’a hizmettir.” sözünün ete kemiğe bürünmüş hâlidir.

Mekke’de öğrenci olarak bulunduğu dönemde yanık tedavisi için hastanede bir ay yatan hastasının refakâtçisi olarak yanındadır Ökten. “Neden siz? Hemşire, hastabakıcı yok muydu?” diye soranlara “Vardı, ama onlar benim gibi bakamazdı, benden uygun kimse yoktu.” diye cevaplar. Buna ilaveten sonraki yıllarda da iletişimini hep devam ettirmiştir.

Hacda her zaman “İyilikte yarışın” ayetini kendisine rehber edinmiş ve en sıcak günlerde başına buz bağlayarak her hastanın yardımına koşmuştur. Ömrünün sonuna kadar da Medine’ye gelenlere bildiklerini aktarmıştır.

Anne baba rızası O'nun hayatında çok önemlidir.

Hatıratlarında anlattığına göre babası artık yaşlı ve hasta iken Kabe’de babasıyla ilgilenirken kısa bir süre babasından izin alarak tavafa gider. Tavaf bitince Kabe’nin kapısı açılır, içine girip namaz kılmak nasip oldu ama babamdan çok kısa izin almıştım diye hüzünlenir. Sürekli dua eder. Döndüğünde gençlerin babasıyla ilgilendiğini görünce çok mutlu olur Ökten.

Dua ile bereketlenen bir ömür

Hastalarının duası: “Ayağın Kabe’ye varsın.”

Babasının, annesinin duası: “Dünyan ve ahretin ma’mur olsun.” 

Anneannesinin duası: “Allah ömür bereketi versin “Elhamdülilllah” diyor, “hepsi de oldu.”

Kendisinin duası:

"Ya Rabbi akıllı, hafızalı, sağlıklı, ibadetli, izzetli, ikramlı bir hayat, son nefesimize kadar kendi hizmetimizi rahatlıkla tertemiz yapabilme gücü,  beş vakit namazımızı erkanıyla kılabilmeyi ve kendi aldığım abdestle iman-ı kâmille göçmeyi nasip eyle, çekmeden, çektirmeden, iğrenilecek, utanılacak, acınacak durumlara düşmeden Rasullah'ın (s.a.s.) Cemâl-i Şerifini göre göre, rahatlıkla Kelime-i Şehadet getire getire son nefesimi,  iman-ı kâmille Medine'de teslim etmeyi nasip eyle ya Rabbi..."

Ayşe Hümeyra Hanım 30 Ağustos 2020 yılında  Medine'de 95 yaşında  vefat etti

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.