Az Sadaka Çok Belayı Def Eder
Yakın bir geçmişte İstanbul’da yaşanmış, küçük bir infakın büyük hayra vesile olduğu hadise...
İstanbul’da anarşi hâdiselerinin zirvede olduğu bir dönemde yaşanan şu hâdise, bu hakîkatin ibretli tezâhürlerinden biridir: Beş-altı soyguncu, büyük bir markete girmişler ve dükkân sâhibine kasada ne varsa vermesini istemişlerdi. İhtiyar adamcağız, çâresiz bir şekilde kasanın anahtarlarını tam eline almıştı ki gelen gideni kontrol için kapıda bekleyen soyguncu, onu fark etti ve birden yerini terk ederek süratle içeri girip yaşlı dükkan sâhibine siper oldu. Silahını da arkadaşlarına doğrultmuş bir vaziyette haykırdı:
“–Buradan tek kuruş almadan çıkacağız!”
Bu âni gelişme karşısında şaşıran arkadaşları:
“–Hayrola! Buraya kadar kaç dükkân soyduk; bir şey demedin! Ne oldu sana birden? Çekil önümüzden de işimize devam edelim!” dediler.
Fakat o, arkadaşlarına mânî olabilmek için hem kararlı hem de mahcup bir edâ ile şunları söyledi:
“–Hayır! Buradan bir iğne bile almayacağız! Sakın ısrar etmeyin. Bilin ki, benim cesedimi çiğnemedikçe bu dükkandan size hayır yok! Bu ihtiyar amca kim biliyor musunuz? Ben yıllar yılı kumarhâne ve meyhâne köşelerinde âilemi ve çocuklarımı ihmâl ederken, şefkat ve merhamet elini uzatarak, âdetâ onlara babalık yapan ve yavrularımı büyütüp okutan müstesnâ bir insan!”
Bu hâl üzerine arkadaşları, başlarını önüne eğdi ve hep birlikte özür dileyip oradan ayrıldılar.
İşte Allâh için infâkın dünyevî fâidesinin yaşanmış, ibret dolu ve müşahhas bir misâli! “Az sadaka çok belâyı defeder.” ifâdesinin bir tecellîsi…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Vakıf İnfak Hizmet, Erkam Yayınları