Aziz Ne Demek? Kısaca Anlamı

Azîz ne demektir? Kısaca anlamı nedir? Kuran'da geçiyor mu?

Kadri yüce, şerefli, kuvvetli, zor ve güç, az ve nadir, kerim ve cömert olmak, galip ve üstün gelmek, su akmak anlamlarındaki a-z-z kökünden türeyen azîz Allah'ın sıfatı olarak; üstün, güçlü, kuvvetli, galip, âciz olmayan, şerefli, değerli, kahhar ve melik demektir.

Azîz kelimesi Kur'ân'da 99 defa geçmiştir. Bunlardan 90'ı Allah'ın sıfatıdır. 47 yerde, hakîm ismi ile birlikte bunun dışında zü'ntikam (Âl-i İmrân, 3/4), kavî (Hûd, 11/16), hamîd (İbrahim, 14/1), rahîm (Şu'âra, 26/9), alîm (Neml, 27/78), gafûr (Fâtır, 35/28), vehhab (Sâd, 38/9), ğaffâr (Sâd, 38/66), kerîm (Duhân, 44/49), cebbâr (Haşr, 59/23) isimleriyle birlikte kullanılmıştır.

"Allah azîzdir, hakîmdir" (Bakara, 2/220);

"Allah azîzdir, intikam sahibidir" (Âl-i İmrân, 3/4);

"Allah elbette güçlüdür, azîzdir" (Hac, 22/40);

"Senin Rabbin azîzdir, rahimdir" (Şu'ârâ, 26/9);

"O azîzdir, alîmdir" (Neml, 27/78);

"O azîzdir, hakîmdir" (Ankebût, 29/42);

"Allah azîzdir, gafurdur" (Fâtır, 35/28).

Azîz sıfatı; Allah'ın güçlü, kuvvetli, gâlip, her istediğini yapabilen, her söz, iş ve hükmünü icra edebilen, her şeyden üstün ve şerefli olduğunu ifade eder.

Bütün izzet Allah'ındır (Nisâ, 4/139).

O, şeref ve kudret sahibidir (Sâffât, 37/180).

Peygamber ve mü'minlere izzeti veren de O'dur (Münafikûn, 63/8).

İzzet, şeref, güç ve kudret isteyenin de O'na yönelmesi gerekir (Fâtır, 35/10).

"O, dilediğini azîz, dilediğini de zelîl eder" (Âl-i İmrân, 3/26).

Allah'ın bu sıfatına mu'ızz denir. Azîz ismi ile aynı kökten gelen mu'ızz kelimesi, isim şeklinde Kur'ân'da geçmemiştir, ancak bu vasfı, Âl-i İmrân sûresinin 26. âyetinde "tu'ızzü" fiili ile ifade edilmiştir. "Muizz" ismi, Tirmizî'nin el-esmâü'l-hüsnâ ile ilgili rivâyetinde geçmektedir (Tirmizî, Deavat, 83).

Azîz kelimesi güç ve zor gelmek anlamında Hz. Muhammed'in (Tevbe, 9/128), şerefli, değerli, benzeri zor bulan anlamında Kur'ân'ın (Fussilet, 41/41) sıfatı olarak ve güc (Hûd, 11/91), şanlı, şerefli (Fetih, 48/3) anlamında da kullanılmıştır.

Aziz kelimesi Kur'ân'da, Mısır hazine bakanının sıfatı olarak da geçmektedir (Yûsuf, 12/30, 51, 78, 88).

İslam ve İhsan

EL-AZİZ NE DEMEK?

El-aziz Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.