Baba-oğul ‘protez Göz’ İçin Çöp Topluyor

Suriyeli baba, Suriye’deki iç savaşta evlerine yapılan bombardımanda vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan ve bir gözünü kaybeden oğluna “protez göz” taktırabilmek için oğluyla atık topluyor.

Suriye’nin Halep kentinden, ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığınan Muhammed İhsan (37), küçük oğlu Mahmut’u tedavi ettirebilmek için geldikleri Hatay’da yaşadıklarını anlattı.

Yaşadıkları evin savaş uçaklarının hedefi olduğunu ifade eden İhsan, “Saldırıda 11 yaşındaki oğlum Halit vefat etti. Ben, eşim ve diğer bir çocuğum da yaralandı. 8 yaşındaki oğlum Mahmut, vücudunun çeşitli yerlerinden ve sağ gözünden yaralandı. Suriye’deki sahra hastanelerinde bir süre tedavisini yaptık fakat imkanlar kısıtlı olduğu için oğlumun tedavisi için Türkiye’ye geldik.” dedi.

“6 KEZ AMELİYAT EDİLDİ”

Muhammed İhsan, oğlu Mahmut’un Hatay ve Adana’daki hastanelerde, vücudunda bulunan şarapnel parçalarının çıkarılması ve “protez göz” takılması için 6 ameliyat geçirdiğini kaydetti.

Oğlunun görme yetisini kaybettiğini ve bundan dolayı psikolojik sorunlar yaşamaya başladığını anlatan İhsan, şöyle devam etti:

“Oğlum gözüne aynada baktıkça durumuna çok üzülüyor. Biz de onu böyle üzgün gördükçe daha kötü oluyoruz. Yaptığımız araştırmalarda özel bir hastanede oğluma protez bir göz takılabileceğini öğrendik. Ancak bunun için yaklaşık 3 bin 500 lira gerekiyor. Evimiz kirada, çok zor şartlarda ayakta durmaya çalışıyoruz. Hem ailemi geçindirebilmek hem de oğlumun ameliyat parasını biriktirebilmek için oğlum Mahmut’la her gün sokaklarda çöplerden plastik ve karton gibi atıkları topluyoruz.”

Sattıkları atıklarla günde 30-40 lira kazanabildiklerini anlatan İhsan, uzanacak yardım elini beklediğini sözlerine ekledi.

Mahmut İhsan da dışarıda arkadaşlarıyla oynamaktan çekindiğini belirterek, “Gözümden ameliyat olmak, arkadaşlarımla oynamak ve okumak istiyorum.” dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.