Bağışıklığın Gelişmesinde Anne Sütü Kilit Önemde

Nutricia Anne Bebek Beslenmesi Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Ruurd van Elburg, "Bebekler küçük yetişkinler değildir. Bebeklerin bağışıklık sistemlerinin güçlenmesinde başta anne sütü mucizesi olmak üzere doğru beslenme de kilit rol oynuyor." dedi.

Elburg, Hollanda, Utrecht'te bulunan Nutricia Ar-Ge Merkezi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, hamilelik öncesi beslenmeden başlayarak doğumun şekline kadar pek çok unsurun bağışıklığı etkilediğini vurguladı.

Elburg, bebeğin rahme düşmesiyle beraber ilk bin günün bebek beslenmesi için çok önemli olduğunu belirterek, hayattın bir yaşam döngüsü olduğunu ve bu döngünün doğumla başladığını anlattı.

"Bebekler küçük yetişkinler değildir. Bağışıklık sistemlerinin güçlenmesinde başta anne sütü mucizesi olmak üzere doğru beslenme de kilit rol oynuyor." diyen Elburg, şöyle devam etti:

"Bin gün sonrasında yediklerimiz de çok önemli ama ilk bin gün kadar değil. Folikasit, kadın ve erkeklerin üzerinde yapılan araştırmalarda, bebek sahibi olup olmayacağına dair bilgiler veriyor ve beni şaşırtan bir örnek, erkek eğer alkol alırsa bebek sahibi olması güçleşiyor veya anneler obez olduğunda ortalama olarak diğer annelere göre bebekler daha obez doğabiliyor. Gelişim geriliğine neden oluyor ve bu boy kısalığı olarak ortaya çıkabiliyor. Hepimiz biliyoruz ki, gelişim geriliği çocuk ve yetişkinler için bir dezavantajdır. Fakat, doğum öncesi ve sonrasında doğru beslenir, bebeğinizin de doğru beslenmesini sağlarsanız, bu gibi sorunları atlatabiliyorsunuz."

Danone Türkiye Entegrasyonu Genel Sekreteri Dr. Yalım Üner ise anne sütü içerisindeki binlerce farklı molekülün, bir orkestranın müzisyenleri gibi uyum içinde birlikte hareket ederek bebeğin gelişimi için en uygun beslenmeyi sağladığını söyledi.

Anne sütündeki temel bileşenlerin laktoz, yağ, protein, prebiyotikler, LCP'ler, nükleotidler, vitamin ve mineraller olduğunu hatırlatan Üner, "Bu bileşenler de bebeklerin bağışıklık sistemi gelişimi için çok önemlidir." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.