Bahattin Karakoç Kimdir?

Türk edebiyatının en sevilen isimlerinden şair Bahaettin Karakoç, 88 yaşında vefat etti. İşte Bahattin Karakoç'un hayatı...

Şair bir ailenin üç çocuğundan biri olan Bahattin Karakoç, 1930'da Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde dünyaya geldi. İlkokulu sonradan Ekinözü adıyla ilçe olacak Cela köyünde, ortaokulu da Düziçi ilçesi ile Ankara'daki Hasanoğlan Köy Enstitüsünde tamamlayan Karakoç, ilkokul 3. sınıfa giderken bir haftada Osmanlıcayı öğrenip, bir ayda da Kur'an-ı Kerim'i okumayı bitirdi.

Ölünceye kadar sürdüreceği şiir tutkusuna da aynı dönemde merak salan Karakoç, 29 Ağustos 1944'te memurluğa atandı. Karakoç, Kahramanmaraş'taki sağlık kuruluşlarında 32 yıl 8 ay sağlık memuru olarak çalıştıktan sonra kendi isteğiyle görevinden emekli oldu.

İLK ŞİİRİNİ 19 YAŞINDA YAYINLADI

İlk şiiri 1949 yılında Yurt gazetesinde yayınlanan şairin böylece 79 yıllık sanat hayatı da başlamış oldu.

Türk şiirine ve halk müziğine "Mihriban" gibi birçok önemli eserleri kazandıran Abdürrahim Karakoç'un abisi olan Bahaettin Karakoç, 1960'lara kadar yazıp çeşitli dergilerde yayınlattığı şiirlerini kitaplarına almadı. Karakoç'un asıl sanat dönemi 1973'te yayınlanan "Seyran" kitabıyla başladı.

Akşam gazetesi ile Türk Kadınlar Birliğinin 1962'de ortaklaşa düzenlediği Türkiye çapındaki bir edebiyat yarışmasında "İsa ile İshak" adlı hikayesiyle ikincilik ödülü alan yazar, 1983 yılında Kayseri Sanatçılar Derneğince yılın şairi seçildi.

"Bir Çift Beyaz Kartal" adlı kitabıyla 1986'da şiir dalında Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü alan Karakoç, 1986 yılında çıkarmaya başladığı ancak 37 sayının ardından ekonomik sebeplerden dolayı kapatmak zorunda kaldığı "Dolunay Sanat ve Edebiyat Dergisi" ve ülkenin dört bir yanında kendisini ispatlamış şairlerin katılımıyla 16 yıl aralıksız yapılan "Geleneksel Dolunay Şiir Şöleni" ile şiiri ayağa kaldırmaya çalıştı.

Kurduğu "Dolunay Yayınları" ile yazarlığa ve şiire meraklı gençleri edebiyat dünyasına kazandırmayı amaçlayan Karakoç, Kültür ve Turizm Bakanlığının 1989'da Türkiye'yi temsilen Struga Uluslararası Şiir Akşamları Festivali'ne katılarak tebliğ sundu.

MÜNACAT YARIŞMASINDA "BEYAZ DİLEKÇE" ŞİİRİ İLE BİRİNCİ OLDU

Diyanet Vakfınca 1991'de düzenlenen "münacat" yarışmasında "Beyaz Dilekçe" isimli şiiriyle birincilik kazanan Karakoç, 1993'te "Türkçenin Uluslararası 2. Şiir Şöleni" için gittiği Kazakistan'ın Almatı şehrinde "Büyük Abay Ödülü" ile ödüllendirildi.

Karakoç, 1997’de Malatya Büyük Şehir Belediyesinin açtığı "Malatya" konulu şiir yarışmasında birincilik ödülü ile 2004'te Tarsus Belediyesinin düzenlediği "Karacaoğlan Şelale Şiir Akşamları" etkinliklerinde her yıl bir şaire verilen "Karacaoğlan Onur Ödülü"nü aldı.

İstanbul Küçükçekmece Belediyesince 2011'de "Onur Ödülü" verilen şair, 2012'de İstanbul Sultanbeyli Belediyesince "Türk Şiirine Hizmet Ödülü"ne layık görüldü.

Türk edebiyatında "Dede Korkut" ve "Beyaz Kartal" olarak anılan Şair Bahaettin Karakoç'a Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesince (KSÜ), 2014 yılında fahri doktora unvanı verildi.

2015 yılında bir kaza sonucu beyin kanaması geçiren Karakoç, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesinde ameliyat edildi.

Türk edebiyatına katkılarından dolayı, Kahramanmaraş Milli Eğitim Müdürlüğünün teklifi ve Valilik oluruyla 2015'te adına Bahaettin Karakoç İlkokulu yaptırıldı.

Karakoç, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından "2015 yılı Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülleri"nde "Üstün Hizmet" ödülüne layık görüldü.

Şiirleri, hikaye ve yazıları Hisar, Varlık Yıllığı, Türk Edebiyatı, Dolunay, Doğuş Edebiyat, Milli Kültür, Kültür ile Sanat gibi çok sayıda sanat ve edebiyat dergilerinde yayınlandı.

Halk şiirine daha yakın olan şiir anlayışını son dönemlerinde modern tarzla birleştirip kendine özgü yeni bir çizgi ortaya koymayı başaran Karakoç'un birçok şiiri değişik formlarda bestelendi.

Mesleğini soranlara "Şairim" diyen Karakoç, 16 Ekim'de evinde rahatsızlanmasının ardından kaldırıldığı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümünde yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.

Şair Bahaettin Karakoç'un "Mevsimler ve Ötesi", "Seyran", "Zaman Bir Beyaz Türküdür", "Sevgi Turnaları", "Ay Şafağı Çok Çiçek", "Kar Sesi", "İlkyazda", "Bir Çift Beyaz Kartal", "Menzil", "Uzaklara Türkü", "Güneşe Uçmak İstiyorum", "Şiir Burcunda Çocuk", "Beyaz Dilekçe", "Güneşten Öte", "Dolunay Şiir Güldestesi", "Leyl-ü Nehar Aşk", "Aşk Mektupları", "Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman", "Ay Işığında Serenatlar", "Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri", "Ben Senin Yusuf’un Olmuşum", "Gündemde Yine Aşk Var", "Seyran", "Sabah Esintileri" ve "Kar Sesi" adında eserleri bulunuyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.