Bakara Suresi 107. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Bakara Suresi 107. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 107. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Bakara Suresi 107. Ayetinin Arapçası:

اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ

Bakara Suresi 107. Ayetinin Meali (Anlamı):

Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hâkimiyeti yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne yakın bir dost ne de içten bir yardımcı vardır.

Bakara Suresi 107. Ayetinin Tefsiri:

Cenab-ı Hak, uçsuz bucaksız bu kâinatta her gün, her gece, her saat ve her an son derece büyük tasarruflarda bulunmakta ve fevkalade büyük işler yapmaktadır. Yapmaların yanında yıkmalar, icatların yanında imhalar, doğumların yanında ölümler yer almaktadır.  Öne alınanlarla birlikte sonraya bırakılanlar, hatıra getirilenlerle birlikte izi silinenler ve unutturulanlar da olmaktadır. Bütün bunlarda ne muazzam ilâhî azamet tecellileri ve ne müthiş kudret akışları ortaya çıkmaktadır. Görüldüğü üzere kâinatta cereyan eden değişmez ve bozulmaz ilâhî kanunlar yanında zaman zaman, yer yer, an be an çeşitli oluşum ve dönüşümleri meydana getiren bir takım kevnî hükümler ve hadiseler icra edilmektedir. Yıkılanların yerine peyderpey yenileri gelmektedir. Hatta terbiye, peyderpey olgunluğa eriştirme ve seçme kurallarıyla daha iyileri ortaya konmaktadır. Bunlar, varlıklar âlemi için nâsih ve mensuh nevinden sayılabilecek durumlardır. Böyle sonsuz bir kudretin sahibi olan Allah, şer‘î hükümler alanında da nesih yapar ve neshettiği bir hükmün yerine daha iyisini, daha hayırlısını, en azından onun dengini getirir. Daha önce gönderdiği Tevrat ve İncil’in bazı hükümlerini nesheden yeni bir kitap ve yeni bir din vahyeder. Bu kitapta ve bu şeriatte nâsih ve mensuh hükümler bulundurur. Zira o sınırsız devletin gidişatına uygun bir kâmil kitap ve bir mükemmel din ihsan edilmiş olması için her zamanın, her mekanın, her muhitin durum ve şartlarına uygulanabilen, sebepler ve maslahatlar çerçevesinde teferruat sayılan meselelerde cereyan etmek üzere nâsihli-mensuhlu, takdimli-tehirli, hem kalıcılık hem de değişkenlik özelliklerini taşıyan ilâhî sünnetlere uygun hükümler koymak ilâhî hikmetin bir gereğidir.

 Göklerde ve yerde Allah’tan başka bir hükümran, bir yönetici, başka bir kural koyucu olmadığı gibi, bu yaratılış âleminde de sizin Allah’tan başka bir koruyucunuz ve yardımcınız da yoktur. Üzerinizdeki gerçek velâyet ve yardım yalnızca Allah’a aittir. Mülk O’nun, hüküm koyma yetkisi O’nun, kâinat O’nun ve söz söyleme hakkı sadece O’nundur. اَلْوَلِيُّ (velî) dost ve koruyucu, اَلنَّص۪يرُ (nasîr) ise yardımcı demektir. İkisi arasında şöyle bir fark vardır: Velî bâzan yardımdan geri kalabilir veya yardım edemeyebilir. Nasîr ise bazan yardım ettiğine yabancı olabilir. Burada ikisinin birlikte zikredilmesinden maksat, Allah’ın mü’minlere hem dost hem de yardımcı olduğunu belirtmek, böylece onların kalbine tesellî vermektir. Mü’minlerin dostu ve yardımcısı Sadece Allah’tır; dolayısıyla O’ndan başkasına dayanıp ilticâ etmeleri doğru değildir.

Ayetten şu işârî mânayı anlamak da mümkündür: “Allah Teâlâ’nın kâinatta devamlı c3ari olan şöyle bir adeti vardır: O, dostlarının elinden tutarak mülkünü seyretmekten milkini  yani bunun arkasındaki saltanatını görmeye, saltanatını görmekten de zatının gerçek varlığını görmeye götürür. Böylece onları ayetlerini görmekten sıfatlarını görmeye, sıfatlarını görmekten de zatını görmeye ulaştırır.” (Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, I, 61)

Dolayısıyla mü’minler, nasıl gerekiyorsa öylece Allah’ı tanımalı, O’na dayanmalı, emsalsiz örnek şahsiyet olarak gönderdiği Peygamberine de edeple itaat etmelidirler. Edebe aykırı sayılacak her husustan, özellikle mânasız sorular sormaktan uzak durmalıdırlar:

Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Bakara Suresi 107. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...