Bakara Suresi 11. Ayetinin Meali, Arapçası, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 11. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 11. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 11. Ayetinin Arapçası:
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِۙ قَالُٓوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
Bakara Suresi 11. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onlara: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!” dendiği zaman, “Hayır! Biz ancak ıslah edicileriz” derler.
Bakara Suresi 11. Ayetinin Tefsiri:
Türkçe’ye genelde “bozguncu” olarak çevrilen الْمُفْسِدُ
(müfsid) kelimesi “fesâd” kelimesinden gelmektedir. Fesâd, bir şeyin faydalı
olmaktan çıkması, normal hâlinden uzaklaşması ve bozulması mânalarına gelir. Ayrıca
doğru olanı bırakıp, yanlış olana geçmek, gerçeğe teslim olmamak ve bozgunculuk
yapmak anlamları da vardır. Bu kelimenin zıddı “sulh” ise barış, ıslah etmek,
bozulan bir şeyi tamir etmek, bir şeyi iyi ve sağlam yapmak anlamınadır. Buna
göre fesat, her türlü zararı, sulh ise her türlü faydayı içine alır. Âyette
geçtiği şekliyle “müfsid”, bozgunculuk yapan; bir şeyi bozup faydalı olmaktan
çıkaran, daha açık bir ifadeyle işi gücü fesat çıkarmak olan kimsedir.
Münafıkların yaptıkları bozgunculuk, insanlar arasındaki
münâsebetleri bozarak toplumda düzensizliğin meydana gelmesine sebep olmaktır.
Meselâ onlar, müminlerin sırlarını kâfirlere söyleyerek onları mü’minlere karşı
kötülük yapmaya yönlendiriyorlardı. Ayrıca kâfirlerle dostluk kurarak,
insanları hidâyet yollarından uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Böylece münafıklar,
tarih boyunca içinde yaşadıkları toplumlarda fitne unsuru haline gelmişler,
sulh ortamını bozarak insanları birbirine karşı kışkırtmak suretiyle neticesi
savaşlara kadar varan düşmanlıklara sebep olmuşlardır.
Aslında en büyük bozgunculuk, Allah’a isyan etmektir.
Zira dinin emirleri ve nehiyleri hem dünya hem de âhiret hayatını en iyi
şekilde tanzim ve sulh ortamını temin etmek için konulmuştur. Bu itibarla dini
emirler terk edilip, herkes nefsinin arzusuna göre hareket ederse, o takdirde
her tarafı fesat, kargaşa ve anarşi kaplayacağında şüphe yoktur.
Toplumda fesat ve kargaşaya sebep olan münafıklara
bozgunculuk yapmamaları söylenince “Biz Sadece ıslah edicileriz” derler.
Yapılan şiddetli bir uyarıya karşı, vicdanlarına dokunduğundan dolayı
psikolojik olarak o nispette tepki gösterirler. “…Size samimi
olarak nasihatte bulundum. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyordunuz” (A‘râf 7/79)
ayeti gereğince nasihat edeni benimsemez; ona kulak verecek yerde tam aksi bir
istikamette cevaba yeltenirler. Esasen gururlarını rencide eden bu nasihatin
muhtevasına uymanın, hastalıklarını tedavide ne kadar önemli olduğunu
bilselerdi, böyle demezlerdi. Yine onlar, kalplerinde bulunan hastalık
sebebiyle, idrakleri köreldiğinden yaptıklarının güzel bir şey olduğuna inanmış
ve ifsadı ıslâh olarak tasavvur etmişlerdir. Yahut böyle söylerken, inkâr etmek
suretiyle yaptıkları fesat ve bozgunculukları örtmeye çalışmışlardır.
Hangi yola girerlerse girsinler, hangi mazeretin
arkasına sığınırlarsa sığınsınlar, kendilerini ne kadar tezkiye ederlerse
etsinler ilâhî fermanın beyânıyla onlar, bozguncuların ta kendileridir. Zira
kalpleri bozuk, itikatleri bozuk, söz ve fiilleri de bozuktur. Bu kadar bozukluktan
nasıl bir ıslah zuhur edebilir? Bu sebeple ayet, oldukça tekitli bir üslupla
onların kanaatlerini ve söylediklerini yalanlamakta; onları kelimenin tam mânasıyla
“müfsit” olarak nitelemektedir. Fakat onlar bu gerçeğin farkında değildirler.
Zira manevî his yolları kapanmış ve bilinçleri kaybolmuştur. Ayet aynı zamanda
mü’minleri de, münafıklar karşısında uyanık olmaya ve onların hakikate aykırı
sözlerine aldanmamaya davet etmektedir.
Münafıkların beşinci vasfı, onların sefih yani aptal
ve beyinsiz kimseler olmalarıdır:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 11. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...