Bakara Suresi 176. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 176. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 176. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 176. Ayetinin Arapçası:
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ نَزَّلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّۜ وَاِنَّ الَّذ۪ينَ اخْتَلَفُوا فِي الْكِتَابِ لَف۪ي شِقَاقٍ بَع۪يدٍ۟
Bakara Suresi 176. Ayetinin Meali (Anlamı):
Bu azabın sebebi, inkâr ettikleri kitabı Allah’ın gerçeği ortaya koymak üzere indirmesidir. Bu kitap hakkında anlaşmazlığa düşenler ise elbette haktan ve sevaptan büsbütün uzaklaşmışlardır.
Bakara Suresi 176. Ayetinin Tefsiri:
Bu
âyetler öncelikle Tevrat ve İncil’deki Peygamberimizle alakalı bilgileri
gizleyen ve bir kısım dünya menfaati beklentisi içinde dini metinleri bilinçli
olarak maksadının aksine yorumlayan yahudi din âlimlerini hedef alsa da, umumi mânada
Allah’ın ayetlerini, dini hakikatleri çıkarları doğrultusunda insanlardan
gizleyen, yanlış yorumlayan ve dini bir ticaret vasıtası yapan her kişi ve
toplulukları ikaz etmektedir. Zira insanlığı sapıklıktan kurtarıp doğru yola
erdirmek, onlara iki dünyanın saadet yollarını göstermek üzere gönderilen ilâhî
kitapları ve ayetleri böyle dünyevî ve süflî arzularla gizlemek ve bir menfaat
aracı olarak kullanmak, gerçekten büyük bir günahtır. Onlar, bu cüretlerinin
karşılığında ne kadar yüksek meblağlar elde ederlerse etsinler bu, âhirette
karşılaşacakları azaplar ve kaybedecekleri nimetlerle mukayese edildiğinde “çok
az bir şey” hükmünde olacaktır. Bu şekilde onlar karınlarına, hiç boş yer
kalmayacak biçimde sadece ateş doldurmaktadırlar. Haksız yollarla aldıkları
ücretler ve yedikleri şeyler, içlerinde gerçek bir ateş olacak ve onları
devamlı yakacaktır. Kıyamet gününde Allah, onlara söz söylemeyecek, rahmetle
iltifat etmeyecektir. “Kötülüğün karşılığı, ona denk bir cezadır” (Şûrâ
42/40) kaidesi gereğince, dünyada Allah’ın kelâmını gizleyen bu bahtsızlar, âhirette
Yüce Yaratıcı’nın rahmet sözünden mahrum kalacaklardır. Allah onları tezkiye
etmeyecek, günahlarını affetmeyecek ve onları temize çıkarmayacaktır. Böylece
bütün günah kirleriyle perişan bir halde mahşer yerine geleceklerdir. Neticede
onlar, acı ve ıstırap veren devamlı bir azaba düçâr kalacaklardır.
Çünkü
onlar, hem kendileri hem de hitap ettikleri insanlar için hidâyet kaynağı olan
Allah’ın ayetlerini gizlemek ve onları hedefinden saptırmak suretiyle doğru yol
karşılığında sapıklığı satın almışlardır. Aynı şekilde kıymetini bilenlerin
elde etmek için büyük gayret gösterdikleri ilâhî affı vererek de âhirette
çekecekleri azâbı satın almışlardır. Dolayısıyla kazandıkları en büyük sermaye
sadece sapıklık ve azap olmuştur. Âyet-i kerîme bir taaccüp ifadesiyle son
bulmaktadır: “Onlar, ateşe karşı ne kadar da dayanıklı imişler!” (Bakara
2/175) Burada ateşten maksat, ona sürükleyen sebepler ve günahlardır. Hayırlı
işler ve iyilikler yapmaya, istikamet, doğruluk ve dürüstlüğe, ilâhî
hakikatleri açıklamaya, dünya zevklerinden birini bile fedâ etmeye asla
sabredemeyen bu kişiler, ateşe götürecek ameller yapmakta ne kadar büyük
sabırlar göstermektedirler. Hâsılı ebedî olarak ateşte yanmak için ne kadar zor
işlere katlanmaktadırlar. Fakat görüldüğü üzere bu sabır, övgüye layık ve sonu
selâmet olan bir sabır değil, akıbeti ebedî bir felâket olan çaresizliktir.
Onların
böyle hazin bir akıbet ve büyük bir azaba uğramaları sebepsiz ve haksız
değildir. Şüphesiz Cenâb-ı Hak, bütün ilâhî kitapları gerçekleri açıklamak
üzere indirmiştir. Kur’ân-ı Kerîm gibi asılları itibariyle Tevrat, İncil ve
Zebur da bu hükme tabidir. Hepsi Allah kelâmıdır ve hepsine iman etmek şarttır.
Dolayısıyla ilâhî kitaplar hakkında anlaşmazlığa düşenler; bunların hepsine
inanmayıp da bir kısmına inananlar, Kur’an’ın bazı ayetlerini kabul edip bazı
ayetlerini reddedenler ve yine Kur’an hakkında şiir, sihir ve kehânet gibi
iddialarda bulunanlar, elbette doğru olandan çok uzak bir ayrılık, anlaşmazlık
ve sapkınlık içine düşmüşlerdir. Bu durumda olan kimselere layık olan ise,
ebedî cehennemdir.
O
halde kişiyi cehennem azabından kurtaracak ve cennete ulaştıracak gerçek
iyilikler nelerdir? Gelen âyet-i kerîme bunu haber vermektedir:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 176. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR