Bakara Suresi 190. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi 190. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 190. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Bakara Suresi 190. Ayetinin Arapçası:

وَقَاتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ الَّذ۪ينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلَا تَعْتَدُواۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَد۪ينَ

Bakara Suresi 190. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sizinle savaşanlarla Allah yolunda siz de savaşın. Fakat Allah’ın koyduğu kuralları çiğneyerek haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.

Bakara Suresi 190. Ayetinin Tefsiri:

Mekke döneminde müslümanların müşriklerle savaşmalarına müsaade edilmemiş, daha çok sabır, af ve müsamaha tavsiye edilmiştir. Zira iki tarafın kuvvetleri arasında normal karşılanabilir bir denge yoktu. müslümanlar sayı ve silah bakımından zayıftı. Diğer taraftan insanlığın barış, saadet ve huzuru için gönderilen bir dinin ilk planda savaştan yana olmadığı hikmetini ortaya koymak gerekiyordu. Zaten bu hikmet, İslâm’ın ruhunda her zaman mevcuttur. Medine döneminde “Kendilerine karşı savaş açılan müslümanlara, zulme uğradıkları için savaş izni verilmiştir” (Hac 22/39) ayetiyle savaşa müsaade edilmiştir. müslümanlar Hudeybiye anlaşmasına kadar hep müdâfaa savaşı yapmışlardır. Bedir, Uhud ve Hendek savaşları buna örnektir. Hudeybiye anlaşmasından sonra inen bu âyetle ise savaş emredilmiştir. Bu âyetin, hem düşman saldırısına karşı müdâfa harbini, hem de gerekli görüldüğünde karşı taraftan bir saldırı olmaksızın taarruz harbini emrettiği, dolayısıyla sonraki bir kısım savaş ayetleriyle (bk. Tevbe 9/36) neshedilmediği kabul edilmiştir. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 260; Elmalılı, Hak Dini, II, 689)

İbn Abbas (r.a.), bu âyetin iniş sebebiyle alakalı olarak şu bilgiyi vermektedir: Bu âyet, Hudeybiye Anlaşması sırasında nâzil oldu. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) hicretin altıncı yılı Zilkâde ayında umre yapmak maksadıyla ashâbıyla birlikte yola koyuldu. Mekke yakınlarındaki Hudeybiye’ye geldiklerinde müşrikler, müslümanların Kâbe’ye gitmesine engel oldular. Nebiyy-i Muhterem (s.a.s.) Hudeybiye’de bir ay kaldı. Sonra Peygamberimiz’e gelecek yıl Mekke’ye gelerek umre yapmak üzere bir anlaşma teklif ettiler. Resûlullah (s.a.s.), o yıl, müslümanların Kâbe ziyâretini engellemelerine rağmen, müşriklerin şartlarını kabul etti. Ashâb-ı kirâm, ertesi yıl kazâ umresi için ânîden geldiklerinde, müşrikler verdikleri sözü tutmaz da onlarla savaşmak zorunda kalırız, endişesine kapıldılar. Haram olan bir ayda ve haram bölgede savaşmak istemediler. Bunun üzerine “Sizinle savaşanlarla Allah yolunda siz de savaşın” (Bakara 2/190) âyeti nâzil oldu. (Kurtubî, el-Câmi‘, II, 347)

Ayetteki “Allah yolunda savaşmak” ifadesi, “Allah’ın ismini yüceltmek ve O’nun dinini yaymak ve kuvvetlendirmek için cihad et­mek” mânasına gelir. (Keşşâf, I, 115) Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e: “Kahramanlık için savaşan adam, yurdunu ve yakınlarını korumak için savaşan adam ve bir de gösteriş için savaşan adam, bunlardan hangisi Allah yolundadır” diye soruldu. Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle cevap verdi:

“Kim, Allah’ın sözü daha yüce ve üstün olsun diye savaşırsa, işte o, Allah yolundadır.” (Buhârî, Tevhid 28; Tirmizî, Fezâilü’l-Cihâd 16)

Ayetin “Fakat Allah’ın koyduğu kuralları çiğneyerek haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez” (Bakara 2/190) kısmı, müslümanları Allah’ın rızâsına uygun olmayacak tarzda şahsi menfaat, maddi kazanç ve intikam duygularıyla savaşmaktan men etmektedir. Böylece hem haksız saldırıyı hem de başlan­mış bir savaşta aşırı gitmeyi, gereksiz kan dökmeyi; yaşlıları, çocukları ve benzerlerini öldürmeyi, müsle yapmayı yani öldürülen kişilerin burun, kulak ve diğer azalarını kesmeyi, anlaşmalı bir topluluğa saldırılmayı ve çevreye zarar vermeyi yasaklamaktadır.

Bu hususla alakalı olarak Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

“Allah yolunda «bismillâh» diyerek savaşın, Allah’ı inkâr edenlerle vuruşun. Savaşın, fakat aşırı gitmeyin; ganimet mallarından aşırmayın, sözünüzden caymayın, acımasızlık etmeyin. Düşmanın el, ayak, kulak, burun gibi uzuvlarını kesmeyin. Çocukları öldürmeyin.” (Müslim, Cihâd 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 240)

Efendimiz, bir savaşta öldürülmüş kadınlar görmüş, bu durum hiç hoşuna gitmemiş ve savaşta kadınların ve çocukların öldürülmesini yasaklamıştır. (Muvatta’, Cihâd, 9)

Hz. Ebûbekir (r.a.), Şam’a gönderdiği orduya komutan tayin ettiği Yezid b. Ebî Süfyân’a şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Sana şu on hususu tavsiye ediyorum: Kadın, çocuk ve ihtiyarları öldürme. Meyve veren ağaçları kesme. Mamur bir yeri tahrip etme. Yemek maksadıyla olanı hariç koyunları ve develeri boğazlama. Arıları yakma ve onları mekanlarından ayırma. Ganimetten bir şey çalma ve asla korkaklığa kapılma.” (Muvatta’, Cihâd 10)

Savaşta dikkat edilmesi gereken bir takım hususları açıklamak üzere buyruluyor ki:

Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Bakara Suresi 190. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.