Bakara Suresi 212. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 212. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 212. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 212. Ayetinin Arapçası:
زُيِّنَ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۢ وَالَّذ۪ينَ اتَّقَوْا فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Bakara Suresi 212. Ayetinin Meali (Anlamı):
Dünya hayatı kâfirlere süslü ve sevimli gösterildi. Bu sebeple iman edenlerle alay edip dururlar. Halbuki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kıyâmet günü onlardan üstün olacaklardır. Allah dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır.
Bakara Suresi 212. Ayetinin Tefsiri:
İsrâiloğulları’na verilen apaçık belgeler, Hz. Mûsâ’nın asası, parlayan eli, denizin yarılması, yerden suların fışkırması, dağın başlarına dikilmesi, kudret helvası ve bıldırcın etinin indirilmesi gibi peygamberleri eliyle gerçekleşen mûcizelerdir. Veya bundan maksat, önceki ilâhî kitaplarda bulunup da İslâm dininin doğruluğuna, Efendimiz (s.a.s.)’in peygamberliğine şâhitlik eden âyetlerdir. Ayette geçen “Allah’ın nimeti”nden maksat ise, O’nun peygamberleri vasıtasıyla gösterdiği mûcizeler ve indirdiği âyetlerdir. Gerçekten de bunlar Allah’ın en büyük nimetleridir. Çünkü bunlar, sapıklıktan kurtulup doğru yolu bulmanın en önemli sebepleridir. İnsanların hidâyeti için gelen bu nimetleri, maksadının aksine sapıklık sebebi kılmak, o nimetleri değiştirmek anlamı taşır. İşte İsrâiloğulları, gördükleri bu mûcizeler ve okuyup öğrendikleri bu ayetlere rağmen, Allah’ın emrine karşı gelmişler, İslâm dininin doğruluğunu gösteren ayetleri tahrif etmişler, peygamberleri öldürmüşler ve Allah ile yaptıkları ahitleri değiştirmişlerdir. Aynen yahudilerin yaptığı gibi, gördükten ve anladıktan sonra alınması gereken dersleri almamak; nimete nankörlükle karşılık vermek; imanı küfre, hidâyeti sapıklığa ve nihâyetinde ebedi saadeti ebedi pişmanlığa çevirmek suretiyle Allah’ın âyetlerini değiştirmeye kalkışanlar, Allah’ın pek şiddetli olan azabına uğrayacaklardır.
Onları bu yanlışa sürükleyen en önemli etken, dünya sevgisidir. Gerçekten de dünya hayatı ve dünya nimetleri kâfirlere sevdirilmiş, gözlerine güzel gösterilmiş; kalplerindeki dünya muhabbeti iliklerine işlemiştir. Şeytan bu hususta üzerine düşen görevi tam olarak yerine getirmiştir. Onlar, dünyadan başka hiçbir şeyi istemezler; ellerindeki en mühim değer ölçüsü dünya ve dünyalık şeylerdir. Bu sebeple iman edenlerle, özellikle de onların fakir ve garipleriyle alay ederler. Bu âyetin iniş sebebiyle ilgili şu üç rivayet dikkat çekmektedir:
❂ Ebû Cehil ve diğer ileri gelen müşrikler İbn Mes‘ûd, Ammâr, Habbâb, Amir b. Füheyre (r.a.) gibi fakir müslümanlarla alay ediyorlardı. Zira kâfirler rahatlık ve nimetler içinde yüzerken onlar fakr-ü zaruret içinde kıvranıyor ve çeşitli eziyetlere katlanıyorlardı.
❂ Beni Kurayza, Beni Nadîr ve Beni Kaynuka yahudilerinin ileri gelenleri, yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan fakir müslüman muhacirlerle alay ediyorlardı.
❂ Abdullah b. Ubeyy ve beraberindeki münafıklar, zayıf müslümanlar ve fakir muhacirler ile alay ediyorlardı. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, VI, 5)
Bu sebeplerin hepsi veya bunlardan biri üzerine yukarıdaki âyetler inmiştir. Bununla birlikte âyet-i kerîmeler, bahsedilen özellikleri taşıyan herkesi şumûlüne almaktadır. Dünya hayatına aldanmayan, iman edip takvâ sahibi olan müslümanlar, kıyamet günü bunlardan çok üstün bir durumda olacaklardır. Zira kâfirler cehennemin en derin çukurlarına atılırken mü’minler cennetin en yüksek yerlerinde iskân edileceklerdir. Mü’minler sayısız ilâhî ikram ve lutuflara nâil olurken kâfirler o gün zillet ve alçaklığın son noktasında bulunacaklardır. Dünyada kâfirler mü’minlere gülüp onlarla alay ederken, âhirette mü’minler onların hallerine güleceklerdir. (bk. Mutaffifîn 83/29-369) Allah, dilediği kullarına hem dünya hem de âhirette hesaba gelmeyecek derecede çok rızık verir, büyük lutflarda bulunur. Hakiki mânada zengin yalnız O olup, hazinelerinin bitmesinden korkmaz. O’nun, istediği şekilde ve miktarda rızık vermesine de engel olacak hiçbir kudret tasavvur olunamaz.
Fakat bu sınırsız ilâhî rızıklara ermenin kulluk planında bir bedeli, bir kısım şartları vardır:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 212. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...