Bakara Suresi 284. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 284. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 284. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 284. Ayetinin Arapçası:
لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَاِنْ تُبْدُوا مَا ف۪ٓي اَنْفُسِكُمْ اَوْ تُخْفُوهُ يُحَاسِبْكُمْ بِهِ اللّٰهُۜ فَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Bakara Suresi 284. Ayetinin Meali (Anlamı):
Göklerde ne var ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. İçinizden geçeni açığa vursanız da, gizleseniz de Allah onun hesabını sizden sorar. Sonra O, dilediğini bağışlar, dilediğine de azab eder. Allah’ın her şeye gücü yeter.
Bakara Suresi 284. Ayetinin Tefsiri:
Bu
âyet-i kerîme şâhitliği gizlemek ve doğruyu olduğu gibi söylememek hakkında
inmiştir. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, III, 192) Âyet-i kerîmedeki
“içinizden geçen” ifadesi mutlak olduğu için, nefsin her türlü hallerini ve
hareketlerini şumûlüne almaktadır. Buna göre duygu, düşünce, irade, yönelme,
hayal etme, her çeşit hâtıra ile vesveseler, şüpheler, inançlar, ister ihtiyarî
ve isterse gayri ihtiyarî, sürekli veya gelip geçici, iyi ve kötü insanın iç
dünyasında olup biten her şey buna dâhildir. Fakat âyetin üslûbu, sibak ve
siyâkı bu mutlak mânayı daraltan bir husûsiyet taşımaktadır. Şöyle ki:
› Âyetteki
sözün gelişi, şâhitliği gizlemek ve bildiğini söylememek gibi çirkin durumlara
ait olduğundan, hesap da daha ziyâde kötülükler hakkında maruf olduğundan iyi
ve güzel olanlar hesaba çekilmenin dışında kalır.
› Âyetteki ف۪يۤ اَنْفُسِكُمْ (fî
enfüsiküm) “içinizde bulunanlar” ibâresi, “içinizde iyice yer etmiş, karar
haline gelmiş olan duygu, düşünce ve niyetler” için açık bir mâna taşıdığından,
bir var, bir yok olan gelip geçici ve kararsız duygular bunun dışında
kalmaktadır.
› “Gizli tutmak
ve açığa vurmak”, insanların iradeleriyle yaptıkları işlere ve
davranışlara ait olduğundan, irade dışı olanlar bunun dışında kalır. Zira
hesaba çekilmek, düşüncelerin mutlaka açığa çıkması veya gizli kalmasına bağlı
değildir. Çünkü niyetlerinin açığa çıkması da, gizli kalması da tamâmen
insanların kendi takdirlerine kalmış bir durumdur. Bu ise ancak kesinlikle
kasıt ve niyetle olur. O halde iradeli olarak yapılan bütün işler ve ruhî
haller hesaba çekilmeyi gerektirir. Böyle olmayanların gizli kalması da açığa
çıkması da Allah Teâlâ’nın isteğine bağlıdır. (Elmalılı, Hak Dini, II,
991)
Bu
açıklamadan sonra bu âyet-i kerîmeyle “Allah, kimseyi gücünün yetmeyeceği
şeyle sorumlu tutmaz” (Bakara 2/286) gibi âyetlerin ve Allah Resûlü (s.a.s.)
Efendimiz’in bu konuya açıklık getiren beyânlarının arasını telif etmek daha
kolay olacaktır. Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Allah ümmetimden, işlemedikleri
ve konuşmadıkları sürece gönle doğan düşüncelerin günahını bağışlamıştır.” (Buhârî, Eymân 15; Müslim, İman 201)
“…Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu
yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak
ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi
yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de
vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan
bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece
bir günah olarak yazar.” (Buhârî, Rikâk 31; Müslim, İman
207, 259)
Ashâb-ı
Kirâm, zaman zaman Peygamber Efendimiz’e gelerek imanî mevzularla alakâlı
olarak zihinlerinden açıklamaları mümkün olmayan bazı kötü düşüncelerin gelip
geçtiğini söylediklerinde Efendimiz onlara:
“İşte o, imanın ta kendisidir” şeklinde cevap vermiştir.
(Müslim, İman 209)
Hâsılı
Allah Teâlâ’dan hiçbir şeyin gizli kalması mümkün değildir. Bu sebeple
insanların gönüllerine yerleştirdikleri bir şeyi açığa vurmaları veya gizli
tutmalarının fazla bir önemi yoktur. Kendi hür irade ve tercihleriyle isteyerek
yaptıkları işlerin hepsi hesaba dâhildir. Bunların hepsinin hesabını Allah
sorar da sorumluluk kesinleştikten sonra dilediğini bağışlar, dilediğine de
azap eder. O’nun azabı bile katıksız adâlet; bağışlaması ise zaten katıksız lutuf,
ihsan ve inayettir.
İşte
o katıksız lütuf, ihsan ve inayete nâil olabilmek için gerekli iman, itaat,
teslimiyet ve niyazı öğretmek üzere miraç gecesinin paha biçilmez hediyesi olan
âyetler gelmektedir:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 284. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR