Bakara Suresi 30.Ayet Ne Anlatmak İstiyor?

Bakara suresi 30. ayette ne anlatılma isteniyor? Müfessir İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri bu ayeti nasıl açıklıyor? Ayette anlatılmak istenen nedir?

Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Rabbin meleklere;

«–Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacağım.» buyurmuştu…” (Bkz. el-Bakara, 30)

Müfessir İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri şöyle buyurur:

“Mahlûkattan hiçbiri için, Hak Teâlâ’yı, Âdem -aleyhisselâm- gibi temsil etmek mümkün değildir. Çünkü Hakk’ın sıfatları, Âdem -aleyhisselâm-’da toplandığı gibi başka hiçbir varlıkta bir araya gelmemiştir. Allah Teâlâ’nın sıfatlarından herhangi biri, insanın kalp aynasına tecellî ettiği gibi, başka hiçbir şeye tecellî etmemiştir.

Hayvanatta, insanda bulunan sıfatların bir kısmı vardır. Fakat bunlar, kendilerini yaratan birinin olduğunu bilemezler. Melekler ise her ne kadar kendilerini yaratan Allâh’ın var olduğunu biliyorlarsa da ilimleri, bütün sıfatlarıyla kendi nefislerini ve yine bütün sıfatlarıyla Hakk’ı bilip tanımaya yetmez.” (Bursevî, Rûhu’l-Beyan, c. 1, s. 296, el-Bakara, 30)

Zira melekler; hastalanmadıkları için, Şâfî ismini; günah işlemekten uzak yaratıldıkları için, Gafûr, Gaffâr, Tevvâb isimlerini tam mânâsıyla idrâk edemezler.

Cenâb-ı Hakk’ın Hazret-i Âdem’i yaratıp halîfe kılma iradesindeki hikmeti, melekler fehmedemediler. İnsandaki beşerî sıfatları ileri sürerek, onun yeryüzünde Hakk’ın halîfesi olamayacağını ihsâs ettiler. Bunun üzerine;

“Allah Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra bu isimleri(n delâlet ettiği şeyleri) meleklere gösterip;

«Eğer sözünüzde sâdık iseniz (her şeyin içyüzünü bildiğinizi sanıyorsanız) şunları isimleriyle birlikte Bana bildirin!» buyurdu.” (el-Bakara, 31)

Melekler Allâh’ı tesbih ve tenzîh ettiler. Bunun üzerine Allah Teâlâ;

“Ey Âdem! Onların (eşyanın) isimlerini meleklere haber ver, dedi. Âdem, (eşyanın) isimlerini onlara anlatınca (Cenâb-ı Hak);

«Ben size; ‘Göklerin ve yerin gayblarını bilirim, sizin açıkladığınızı ve içinizde gizlemekte olduğunuz şeyleri de bilirim.’ dememiş miydim?» buyurdu.” (el-Bakara, 33)

Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’a öğretilen isimlerden maksat; -bir görüşe göre- yeryüzündeki bütün eşyanın isimleri, mâhiyetleri ve husûsiyetleri idi. Bütün varlığın, Cenâb-ı Hakk’ın esmâ tecellîlerinden ibâret olması hasebiyle, Âdem’e öğretilen esmâ, aynı zamanda Rabbimiz’in mübârek isimleridir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Temmuz, Sayı: 221

İslam ve İhsan

BAKARA SURESİ NELERDEN BAHSEDER?

Bakara Suresi Nelerden Bahseder?

BAKARA SÛRESİNİN FAZİLETİ VE ÖNEMİ

Bakara Sûresinin Fazileti ve Önemi

BAKARA SURESİNDE GEÇEN DUALAR

Bakara Suresinde Geçen Dualar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.