Bakara Suresi 42. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 42. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 42. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 42. Ayetinin Arapçası:
وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Bakara Suresi 42. Ayetinin Meali (Anlamı):
Hakkı bâtılla örtbas etmeğe kalkışmayın ve bile bile gerçeği gizlemeyin.
Bakara Suresi 42. Ayetinin Tefsiri:
“Hak”,
Allah’tan geldiği şekilde Tevrat’ın ve Kur’an’ın verdiği bilgilerdir. “Bâtıl”
ise, bilinçli bir şekilde bu ilâhî bilgilere aykırı olarak ortaya konulan
nefsânî görüşlerdir. Âyet-i kerîme, bunların birbirine karıştırılmasını ve
gerçeğin gizli tutulmasını yasaklamaktadır. Bununla birlikte Allah’ın
âyetlerinin tefsiri, tercümesi ve açıklanmasında, diğer ilmî hususların
incelenip ortaya konmasında tâkip edilmesi gereken en doğru ve güvenilir yolu beyân
etmektedir. Buna göre Kur’ân-ı Kerîm’in tercüme ve tefsirini yaparken, Kur’an’ı
Kur’an, tercümeyi tercüme, tefsirini de tefsir olarak öğrenmek ve öğretmek farz
mesâbesinde mühim bir vazîfedir.
Rivayete
göre bir kısım yahudi âlimleri, şahsî fikir ve kanaatlerini kaleme alır,
bunları Tevrat’ın aslı ile karıştırır ve birbirinden seçilmez hale
getirirlerdi. Böylece doğru ile yanlış birbirine karışır ve doğrunun ne
olduğunu tespit etmek güçleşirdi. Bazan de Peygamber Efendimiz’in vasıflarını
anlatan âyetleri ve dünyevî çıkarları açısından işlerine gelmeyen bir kısım
hususları gizlerlerdi. (bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, I, 363-365) Nitekim
bu hususta bir âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Yazıklar olsun şu kimselere ki, kitabı kendi elleriyle yazarlar,
sonra da küçük bir dünya menfaati için: “Bu Allah tarafından gönderilmiştir!”
derler. Yazıklar olsun elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, yazıklar olsun
kazandıkları yüzünden onlara!” (Bakara 2/79)
Bilinen gerçeklerin gizlenmesinin uhrevî cezasıyla
alakâlı olarak da Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:
“Bir kimseye bildiği bir konu
sorulur da cevap vermezse, kıyamet günü Allah onun ağzına ateşten bir gem
vurur.” (Ebû Dâvûd, İlim 9/3658; Tirmizî, İlim 3/2649)
Bile
bile hak ile bâtılın karıştırılmaması ve hakkın gizlenmemesi talep edildikten
sonra, insanın bu hususta sağlam bir ihlas ve dinî şuura sahip olmasına vesile
olacak ibâdetlere devam istenmektedir. Bunların da başında namazın dosdoğru
kılınması, mümkün mertebe cemaatle edâ edilmesi ve zekâtın tam olarak verilmesi
gelir. Zira bedenî ibâdetlerin en önemlisi namaz, mâlî ibâdetlerin en önemlisi
de zekâttır. Âyetteki “rukû edenlerle beraber siz de rukû edin” (Bakara
2/43) kısmı, söz konusu namazın İslâm’ın emrettiği namaz olduğunu göstermekte,
bununla yahudiler İslâm’a davet edilip, onlardan müslümanlığın şartlarını
yerine getirmeleri istenmektedir.
Cenâb-ı
Hakk’ın şu suali ise gerek Ehl-i kitap âlimlerini gerekse Allah’ın kelamını
okuyup anlayabilen herkesi derinden sarsacak ve içinde bulundukları çelişkili
durumun farkına varmalarını sağlayacak bir keyfiyettedir:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 42. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...