Bakara Suresi 9. Ayetinin Meali, Arapçası, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 9. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 9. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 9. Ayetinin Arapçası:
يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚ وَمَا يَخْدَعُونَ اِلَّٓا اَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَۜ
Bakara Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):
Bu halleriyle güyâ Allah’a ve iman edenlere oyun ediyorlar. Halbuki onlar, sadece kendilerini aldatırlar da, bunun farkına varmazlar.
Bakara Suresi 9. Ayetinin Tefsiri:
Bir insan aldatma işine, genelde, zarar verebilecek
şeylerden korunarak kendini garanti altına almak veya yapmak istediği bir
kötülüğü gizlemek ya da belli bir fayda elde etmek maksadıyla teşebbüs eder.
Başkalarını aldatmak dinî, insanî ve ahlâkî yönlerden karaktersizliğin ve
olgunlaşmamış bir kişiliğin göstergesi sayılmıştır. Buna inançta münafıklık ve
amelde gösteriş misal verilebilir.
Münafıkların, bütün gizlilikleri bilen ve her şeyden
haberdar olan Allah’ı aldatmaları asla mümkün değildir. Onlar, Allah’ın zâtını
ve sıfatlarını hakkiyle tanımadıklarından dolayı Allah’ı aldatabileceklerini
düşünmüşlerdir. Ayetteki “Allah’ı aldatma” ifadesiyle, Allah’ın Rasûlünü
aldatma da kastedilmiş olabilir. Çünkü Rasûl, Allah adına söz söyleyen, O’nun
emir ve nehiylerini tebliğ eden kişidir. Dolayısıyla burada Allah lafzının
zikredilip Hz. Peygamber’in kastedilmesi, Peygamberi aldatmaya teşebbüsün
Allah’ı aldatmaya kalkışmak kadar büyük bir cür’et olduğuna işaret etmektedir.
Nitekim Kur’an, Peygambere itaati Allah’a itaat (Nisâ 4/80), Peygamber’e biatı
da Allah’a biat (Fetih 48/10) saymıştır.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere münafıklar,
görünürde mü’minleri aldatmaya çalışmaktadırlar. Onlar, yanlış düşüncelerine
göre, kendilerini mü’minlerden gelebilecek zarardan korumak, onlara yapacakları
kötülüğü gizlemek ve maddî-manevî bir kısım menfaatler elde etmek üzere aldatma
yoluna baş vurmaktadırlar.
Münafıklar, mü’minleri aldatmaya kalkışmakla gerçekte
kendilerini aldatmaktadırlar. Bu gayr-i ahlâkî tutumlarının zararı nihâyetinde
kendilerine dönecektir. Zira Allah Teâlâ Peygamberine onların gerçek yüzlerini
haber verecek, böylece dünyada rezîl-rüsvâ olacaklardır. Âhirette ise can
yakıcı bir azâba uğrayacak, cehennemin en alt tabakasına gireceklerdir.
Allah’ın rızâsını ve ebedi olan âhiret hayatını kaybetmekten daha büyük bir
ziyân düşünülemez. Onlar bu hakîkati, içinde bulundukları bâtıl duyguları sebebiyle
fark ve hissedemeyecek kadar şuursuzdurlar.
Ayetteki “bunun farkına varmazlar” ifadesi, münafıkların,
nefsânî ve dünyevî hesaplarla his, şuur ve bilinç gibi nitelik ve
kabiliyetlerini perdelemiş olduklarını bildirir. Bu yönleriyle onlar, şu ayette
anlatılan inkârcı kâfirlerle aynı durumdadırlar: “…onların
kalpleri var, fakat bununla gerçeği anlamazlar; gözleri var onunla görmezler;
kulakları var onunla işitmezler. Hâsılı bunlar hayvanlar gibidirler, hatta
onlardan daha şaşkındırlar. İşte asıl gafil olanlar da bunlardır.” (A‘râf 7/179)
Münafıkların üçüncü vasfı, kalplerinde hastalık
olmasıdır:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 9. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR