Bakara Suresinin 168. Ayeti Ne Anlatıyor?
Bakara suresinin 168. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Bakara suresinin 168. ayetinde emredilen “helâl ve temiz olanlarından yiyin” ayetini nasıl anlamalıyız? Bakara suresinin 168. ayetinin meali ve tefsiri...
Ayet-i kerimede buyrulur:
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْاَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًاۘ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan maddelerin helâl ve temiz olanlarından yiyin; şeytanın peşinden gitmeyin, çünkü o apaçık düşmanınızdır.” (Bakara, 2/168)
TEMİZ VE HELAL OLANDAN YEMEK
Bilgi
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ temizdir; sadece temiz olanları kabul eder.” Allah Teâlâ peygamberlerine neyi emrettiyse müminlere de onu emretmiştir. Cenâb-ı Hak peygamberlere, ‘Ey peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın!’ (Müminûn, 23/51) buyurmuştur.
Müminlere de, ‘Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin’ (Bakara 2/172) buyurmuştur.” (Müslim, “Zekât”, 65)
Mesaj
- Müslüman’ın kazancı temiz olur, hem kendisini hem aile fertlerini helâl ve temiz gıda ile besler.
- Şeytan insanı yasak ve yanlış işlere sürükler.
Kelime Dağarcığı
Helal: Yapılması dinen serbest olan.
Tayyib: Temiz ve yararlı olduğu için insan tabiatına hoş gelen, aklın ve dinin benimsediği şey, iyi, güzel.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- Ey insanlar! Yeryüzündeki helâl ve temiz nimetlerden yiyin. Şeytanın adımları ardınca gitmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.
- O, ısrarla size hep kötülüğü, çirkin işleri, yüz kızartıcı fiilleri ve Allah hakkında bilmediğiniz hususları konuşup yaymanızı emreder.
Allah Teâlâ yeryüzünde kullarına sayısız nimetler; yiyecek ve içecekler ikram etmiştir. Ancak onların kullanımıyla alakalı bir kısım ilâhî ölçüler konulmuştur. Bu ölçülerin başında, nimetin “helâl” ve “tayyib” olması gelmektedir. Helâl; dinin izin verdiği, yapılmasına müsaade ettiği, hakkında bir yasaklama ve kısıtlama bulunmayan durumlardır. Tayyib ise akıl sahibi ve temiz tabiatlı insanların hoşlandığı ve lezzet aldığı temiz, güzel ve faydalı şeylerdir. Bu gibi prensipleri dikkate alarak bu nimetlerden istifade etmek gerekir.
Dinimiz, haram ve pis olan şeyleri yasakladığı gibi, Allah’a daha fazla ibâdet kastıyla aşırı gidip, mübah olan bu ilâhî ikramlardan kendimizi mahrum bırakmayı da hoş karşılamaz. Aksine dengeli bir tutum içinde olmamızı tavsiye eder. Yeme içme konusunda şeytanın adımlarını takip etmekten bizi sakındırır. Çünkü o, bizim apaçık düşmanımızdır. Gözümüzle göremesek de gizliden gizliye içimize, kanımıza girer ve kalbimize hep kötü vesveseler verir. Bize hep günahları, ruhumuzu karartıp kalbimize acı verecek kötülükleri, çirkin ve fenâ şeyleri emreder. Daha ötesi Allah hakkında bilgimiz olmayan yanlış sözleri söylememizi de emreder:
- Allah’ın zâtı ve mâhiyeti,
- O’nun sıfatları, gayb ve varlık âlemindeki sırları ve hikmetleri,
- Yine O’nun helâl veya haram saydığı, murdar veya temiz buyurduğu şeyler hakkında delilsiz olarak zannımıza göre konuşmamızı, akıl ve mantığımıza göre hüküm vermemizi ister.
Halbuki yapmamız gereken şeytanın adımlarına uymak değil, Allah ve Rasulü’nün emrini tutmaktır. Rabbimiz hakkında, dinimiz hakkında, neyin helâl neyin haram olduğu hususunda kesin bir bilgi ve delile dayanmaksızın konuşmamaktır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com