Bakara Suresinin 234. Ayeti Ne Anlatıyor?

Bakara suresinin 234. ayetinde ne anlatılıyor? Allah’ın her şeyden haberdar olduğunu bildiren ayet-i kerime, Bakara suresinin 234. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ

Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır. (Bakara, 2/234)

HER ŞEYİ BİLEN RABBİMİZ

Bilgi

En güzel isimler Allah’a aittir. Bundan dolayı Allah’ın isimleri için “en güzel isimler” anlamında “Esmâ-i Hüsnâ” kavramı kullanılır. Bu isimlerin bir kısmı Kur’an’da geçerken bir kısmı da hadislerle bizlere haber verilmiştir. Bu isimlerden biri de “insanların yaptıkları her şeyden haberdar olan” anlamındaki “el-Habîr” ismidir.

Âyette kadınların birtakım hak ve sorumluluklarından bahsedildikten sonra Allah’ın her şeyden haberdar olduğu bizlere hatırlatılmaktadır.

Mesaj

  1. Rabbimiz, bizi sadece ibadetlerimize göre değil bütün hayatımıza göre değerlendirir.
  2. Her işte, Allah’ın bizden haberdar olduğu bilinciyle davranmak gerekir.

Kelime Dağarcığı

Habîr: Haberdar olan, bir nesnenin mahiyetini ve iç yüzünü bilen.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Vefat eden mü’minlerin geride bıraktıkları eşleri, yeniden evlenebilmek için dört ay on gün bekleyeceklerdir. Bekleme süresi dolunca, meşrû çerçevede kendileri için uygun olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

Kocaları vefat etmiş kadınların, dört ay on gün beklemeleri farzdır. Bu süre içinde hem hamile olup olmadıkları kesin olarak anlaşılır, hem de eşlerinin ölümüyle sarsılan ruh hallerinin düzelip hayata intibak sağlamalarına zemin hazırlanmış olur. Eğer hâmile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar beklemeleri gerekir. (bk. Talâk 65/4) Bu süre zarfında evlenemezler, kendilerine açıktan evlilik teklifi yapılamaz ve zaruri bir durum olmadıkça kocalarının evlerinde kalırlar. Bu hususla alakalı olarak Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

“Allah’a ve âhiret gününe inanan bir kadının, herhangi bir ölü için üç günden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak ölen kişi kocası ise, onun için dört ay on gün yas tutar.” (Buhârî, Talâk 46; Müslim, Talâk 58) Yas tutan kadın ise renkli elbiseler giymez, makyaj yapmaz ve koku sürünmez. (bk. Buhârî, Cenâiz 31) Yas tutmanın sebebi nafaka, mesken ve benzeri ihtiyaçlarının karşılanmasının yegâne sâikı olan nikah nimetinden mahrum kalmasından dolayı kadının, gönül kırıklığı ve üzüntüsünü ortaya koymasıdır. Zira ölüm ve bununla gelen nikahtan mahrumiyet, sevinilecek bir durum değil, iffetli yaşama hassasiyeti taşıyan ince ruhlu kadınlar için ciddi bir mâtem sebebidir. Fakat bunlar, iddetlerini tamamladıklarında, bu süre içinde yapmaları yasak olan bazı meşrû şeyleri yapmalarında bir sakınca yoktur. Mesela makyaj yapıp süslenebilir, koku sürünebilir ve açıktan evlilik tekliflerine muhatap olabilirler. İçlerindeki kadınlık duygularını meşrû ölçüler içinde hayâ ve edep dairesinde ortaya koyabilirler. Onlar üzerinde söz sahibi olan kişiler, buna mâni olmamalıdırlar. Çünkü bunda kendileri için bir günah söz konusu değildir. Evlenecek olan erkekler de onlara evlilik tekliflerini adabına uygun yapmalıdırlar.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

ALLAH HER ŞEYİ BİLENDİR

Allah Her Şeyi Bilendir

ALLAH’IN GİZLİ VE AÇIK HER ŞEYİ BİLMESİ İLE İLGİLİ AYETLER

Allah’ın Gizli ve Açık Her Şeyi Bilmesi ile İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.