Bakara Suresinin 268. Ayeti Ne Anlatıyor?
Bakara suresinin 268. ayetinde ne anlatılıyor? Şeytanın vesveselerine uyulmamasını emreden ayet-i kerime, Bakara suresinin 268. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Ayet-i kerimede buyrulur:
اَلشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُمْ بِالْفَحْشَٓاءِۚ وَاللّٰهُ يَعِدُكُمْ مَغْفِرَةً مِنْهُ وَفَضْلًاۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌۚ
Şeytan içinize yoksulluk korkusu düşürür ve çirkin şeyler yapmanızı emreder. Allah ise kendinden bir bağışlama ve lütuf sözü vermektedir. Allah her şeyi kuşatmakta ve her şeyi bilmektedir. (Bakara, 2/268)
ŞEYTANIN VESVESESİNE UYMA
Bilgi
İnsana dışarıdan gelen ve onu yönlendiren düşünce ve duygular ya Allah tarafından ilham edilmektedir ya da şeytanın saptırma amacıyla fısıldadığı vesveselerdir. Allah’tan güzel duygular ve düşünceler gelir. Bunlarla O, kuluna, doğru yolu bulması, iyiyi ve güzeli hayatında gerçekleştirmesi için yardım eder. İnsanlardan ve cinlerden olan şeytanlar ise insanoğlunu, Allah yolundan uzaklaştırmak için gayret ederler. Örneğin Allah, ihtiyaç sahibi kimselere yardımcı olmamızı emrederken, şeytan fakirlere yardımcı olursak malımızın tükeneceğini fısıldayarak bizi cimriliğe teşvik eder.
Mesaj
İnsan, şeytanın vesveselerini değil, rabbinin buyruklarını rehber edinmelidir.
Kelime Dağarcığı
Şeytan: İnsana musallat olup onu saptırmaya çalışan varlık.
Fahşâ/Fuhşiyat: Kötülükler, günahlar, yapılması çirkin davranışlar.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- Şeytan sizi fakirlikle korkutur; sizi her türlü hayasızlığı ve ahlâksızlığı yapmaya teşvik eder. Allah ise size bağışlamayı ve bol nimet vermeyi va‘deder. Allah, lutfu pek geniş olan, her şeyi hakkıyla bilendir.
Şeytan insanın en büyük ve en açık düşmanıdır. Gâfil yakaladığı zaman ona her türlü vesvese ve kötü düşünceleri pompalar. Bir an olsun onun şerrinden emin olmak doğru değildir. Bu sebeple pek çok âyet-i kerîme, bizi şeytanın düşmanlığına karşı dikkatli ve uyanık olmaya çağırır. Burada da görüldüğü üzere şeytan insanı sürekli fakirlikle korkutur, “eğer malını ona buna harcarsan eli boş, muhtaç ve perişan kalırsın” der. Onun gözüne ihtiyacı olmayan şeyleri bile çok mühim ihtiyaçlarmış gibi gösterir. Kulu var gücüyle Allah yolunda vermekten engellemeye çalışır. Ona cimriliği, hasisliği, kötü ve çirkin fiilleri emreder.
Malın nefsin hevâ ve hevesini tatmin için fenâ ve çirkef yollarda harcanmasını teşvik eder. Buna mukâbil Rabbimiz, kendi yolunda güzel niyetlerle harcamada bulunanların bu vesileyle önceki günahlarını bağışlayacağını ve onlara bol bol mükâfat vereceğini müjdelemektedir. Şüphesiz Allah, istediğini yapabilme ve dilediğini verebilme kudretine sahiptir. Bu bakımdan kulun, gönlüne doğan düşüncenin rahmânî mi, şeytânî mi olduğuna bakıp ona göre hareket tarzını belirleme mecburiyeti vardır. Bu hususta Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:
“Âdemoğluna biri şeytandan diğeri melekten olmak üzere iki kanaldan düşünce gelir. Şeytandan gelen düşünce, kötülüğe yönlendirmek ve gerçeği yalanlamak istikâmetindedir. Melekten gelen düşünce ise iyiliğe yönlendirmek ve gerçeği doğrulamak yönündedir. İçinde melekten gelen düşünceyi hisseden kişi, onun Allah’tan olduğunu bilsin ve Allah’a hamdetsin. İçinde şeytandan gelen düşünceyi hisseden kimse de, şeytandan Allah’a sığınsın.” (Tirmizî, Tefsir 2/36)
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com