Bakara Suresinin 283. Ayeti Ne Anlatıyor?
Bakara suresinin 283. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Şahitliğin gizlenmemesini emreden ayet-i kerime, Bakara suresinin 283. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Ayet-i kerimede buyrulur:
وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَۜ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَاِنَّهُٓ اٰثِمٌ قَلْبُهُۜ
Tanıklığı gizlemeyiniz. Kim onu gizlerse şüphesiz onun kalbi günahkârdır. (Bakara, 2/283)
DOĞRU TANIKLIK
Bilgi
İslam her durumda hak ve hakikatin ortaya çıkmasını, kimsenin zulme uğramamasını ister. Bu bakımdan borç ilişkilerinde tarafların haksızlığa uğramaması için yazılı teminat alınması, şahit tutulması veya rehin alınması gibi tedbirleri önerir. Bu tedbirler alınsa bile eğer kişilerde emanet duygusu ve sorumluluk yeterince gelişmemişse borcun tarafları birbirlerine karşı haksızlık yapabilirler.
Âyet, bunu yapmamalarını emretmektedir.
Mesaj
- İlgili merciler önünde hak ve adaleti gözeterek tanıklık yapmak insanî ve İslamî bir görevdir.
- Tanıklığı gizlemek ve yalancı şahitlik yapmak günahtır.
Kelime Dağarcığı
Şahit: Bir olaya veya duruma tanık olan veya tanıklık eden kişi.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- Seferde olur da yazacak birini bulamazsanız, borç karşılığında rehin alırsınız. Birbirinize güvenir de rehin almazsanız, kendine güvenilen kişi borcunu ödesin ve Rabbi olan Allah’tan korksun. Şâhitliği de gizlemeyin. Kim onu gizlerse, şüphesiz o, kalbi günaha batmış bir kimsedir. Allah, yaptığınız her şeyi hakkiyle bilendir.
Verilecek borca karşılık rehin almak, sadece yolculukla alakalı bir durum değildir. Normal şartlarda da rehin alınıp verilebilir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s.), Medine’de bir yahudiden aldığı bir miktar arpa karşılığında zırhını ona rehin olarak vermiştir. (Buhârî, Buyû‘ 33; Müslim, Müsâkât 124) Âyette özellikle yolculukla alakalı olarak zikredilmesi, yolculukta borcu yazacak bir kâtip ve kalem, kağıt ve mürekkep gibi yazı malzemelerini bulmanın zorluğu sebebiyledir. Alınan rehin, borcun ödenmesini teminat altına alacak bir vesika yerine geçer.
282 ve 283. âyetlerde karşılıklı borçlanmalarda borcun tam olarak ve zamanında ödenmesini garanti altına almak için üç çeşit uygulamadan bahsedildi. Bunlar yazmak, şâhit tutmak ve rehin almaktır. Her hak sahibine hakkını verebilmek ve kimsenin en küçük bir zarar görmemesini sağlayabilmek için bunların tatbikatına itina gösterilmesi icab eder. Ancak borç veren ve alan birbirlerine güvendikleri takdirde, bu üç uygulamadan herhangi birine başvurmadan da borçlaşmaları caizdir. Dinde mühim olan kalplerde bu emniyet hissini geliştirmek, güvene karşı hıyânet etmemeyi, sırf Allah korkusuyla emâneti yerine getirebilmeyi bütün borç ilişkilerine yaymaktır. Zira teminat alınsa bile, kişilerde emânet şuuru ve mesûliyet duygusu kökleşmediği takdirde, borcun taraflarının birbirine haksızlık yapmalarına mâni olmak çoğu kez mümkün olmayabilir.
Hiçbir kimseye bildiği bir hususta şâhitliği gizlemesi caiz değildir. Dolayısıyla hakkın yerini bulması için şâhitlikten kaçınmamak hem de görüp bildiğimiz doğruyu gizlememek gerekir. Borç alanlar da borçları ne ise onu olduğu şekilde söylemeli, inkâr etmeye kalkışmamalıdırlar. Çünkü bunları gizlemek büyük bir günahtır. Bunlar esasta kalbi ilgilendiren işler olduğu için kalbe isnad edilmiş ve böyle yapanların kalplerinin günahkâr olduğu beyân buyrulmuştur.
Hangi şartlar altında olursa olsun şâhitliğin ifâ edilmesi lâzım geldiği hakkında âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Ey iman edenler! Kendinizin, ana-babanızın ve yakın akrabanızın aleyhinde bile olsa, Allah için doğru dürüst şâhidlik yaparak, adâleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun! Hakkında şâhidlik yaptığınız kimse zengin de olsa fakir de olsa böyle davranın. Çünkü Allah, ikisine de sizden daha yakındır, hâllerini daha iyi bilir. Şu hâlde, sakın âdil davranmaktan yüz çevirip nefsin arzularına uymayın. Eğer dilinizi eğip büker, gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün ondan yüz çevirirseniz, başınıza geleceği siz düşünün! Zira Allah, yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır.” ((Nisâ 4/135; Ayrıca bk. Mâide 5/8)
İbn Abbas (r.a.)’den nakledilen bir rivayete göre şu üç şey büyük günahlardan olup, bunlardan uzak durulmalıdır:
› Allah’a şirk koşmak. Bu konuda, “Şunu bilin ki, kim Allah’a şirk koşarsa, Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer ateştir” (Mâide 5/72) buyrulmuştur.
› Yalancı şâhitlik yapmak.
› Şahidliği gizlemek. (bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, III, 191)
Zira Allah her şeyi, içimizden geçen en ince duygu ve düşünceleri bile tam olarak çok iyi bilmektedir.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com