Bakara Suresinin 57. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Bakara suresinin 57. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Bakara suresinin 57. ayetini nasıl anlamalıyız? Bakara suresinin 57. ayetinin meali ve tefsiri.

Bakara suresinin 57. suresinde buyrulur:

وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَاَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوٰىۜ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْۜ وَمَا ظَلَمُونَا وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

“Verdiğimiz güzel nimetlerden yiyin” (dedik). Gerçekte onlar bize değil, kendilerine kötülük ediyorlardı. (Bakara, 2/57)

GÜNAH İŞLEYEN KİŞİ, KÖTÜLÜĞÜ KENDİSİNE YAPMIŞTIR

Bilgi

Yüce Allah İsrailoğulları’nı Firavun’un zulmünden kurtarmış ve onlara çeşitli nimetler vermişti. Kudret helvası ve bıldırcın eti bunlardandı. İsrailoğulları’na bu güzel nimetlerden yemeleri ve şükretmeleri emredildi. Şükür, nimetleri verenin emirlerine uygun yaşamayı gerektiriyordu. Ancak onlar Yüce Allah’ın emirlerini uygulamakta gevşek davrandılar hatta isyana varan hareketlerde bulundular. Bir buzağıyı tanrı edindiler ve kendi peygamberlerine “Ey Mûsâ! Allah’ı açıkça görmedikçe artık sana inanmayacağız” dediler. Bu ve buna benzer tavırları onların ahirette azap çekmelerine neden olacaktır.

Mesaj

Allah’ın emirlerine uymaması, kişinin kendisine zarar verir ve ahirette kötü bir sonuca sebep olur.

Kelime Dağarcığı

Zulüm: Adaletsizlik, kötülük; belirlenmiş sınırları çiğneme, haktan batıla sapma, kendi hak alanının dışına çıkıp başkasını zarara sokma.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİRİ

İsrâiloğulları, Mısır’dan göç edip Sina çölüne geldiklerinde çok zor durumda idiler. Değil ev veya çadır, başlarını sokabilecekleri en basit bir yerleri bile yoktu. Allah Teâlâ, onları güneşin kavurucu sıcaklarından korumak üzere bulutlar gönderdi. Bulutlarla onları gölgeledi. Eğer Cenâb-ı Hakk’ın bu yardımı olmasaydı, hepsi çölün ortasında yakıcı sıcaklar altında yanıp mahvolurlardı. Onların yiyecek bir şeyleri de yoktu. Allah onlara hem gökten beyaz kar taneleri gibi dökülen kudret helvası indirdi, hem de etlerini yemeleri için binlerce bıldırcın kuşu gönderdi. Bu şekilde karınlarını doyurup açlıktan kurtuldular. Ancak kendilerine bu nimetleri “temiz temiz, taze taze yemeleri” söylendiği halde, biriktirip yığmaya başladılar. Şükredecek yerde nankörlüğe ve haksızlığa yöneldiler. Bunun üzerine nimetler kesilmiş ve zaruret içinde kalmışlardır. Yaptıkları kötülüklerle, Allah’a hiçbir zarar veremezken, sadece kendilerine zulmetmişler, mahrumiyet ve sıkıntının içine düşmüşlerdir.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com