Bakara Sûresinin Fazileti ve Önemi

Bakara suresinin fazileti ve önemi nedir? Rasûlullah Efendimiz, s.a.v) Bakara suresinin okumasını neden tavsiye etmiştir?

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.”[1]

Nevvâs bin Sem’ân (r.a) der ki: Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i şöyle buyururken işittim:

“Kıyamet günü Kur’ân ve onunla amel eden Kur’ân ehli (mahşer yerine) getirilirler. Bu sırada Kur’ân’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır.”

Rasûlullah (s.a.v) bu iki sûre için üç misâl verdiler ki onları hâlâ unutmuş değilim. Allah Rasûlü (s.a.v) sözlerine şöyle devam ettiler:

“Sanki onlar iki bulut gibidirler veya iki siyah gölgelik gibidirler ki aralarında bir nûr parlar veya sanki onlar kanatlarını açmış iki sürü kuş gibidirler. Kendilerini okuyan insanları müdâfaa ederler.”[2]

Bir defâsında Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), sayıca kalabalık bir müfreze göndereceklerdi. Onlara Kur’ân okuttular. Her biri ezberinde olduğu kadarıyla Allah’ın âyetlerinden okudu. Allah Rasûlü (s.a.v), yaşça en genç olan sahâbînin yanına gelerek:

“–Ey fülân! Senin ezberinde ne var?” buyurdular. O da:

“–Ezberimde falan falan sûreler, bir de Bakara Sûresi var!” dedi. Efendimiz (s.a.v):

“–Ezberinde Bakara Sûresi var mı?” diye sordular. Delikanlı “Evet!” deyince de:

“–Haydi, git, onların emîri (kumandanı) sensin! Çünkü bu sûre, neredeyse dînin tamamını ihtivâ eder” buyurdular. Cemaatin ileri gelenlerinden biri:

“–Yâ Rasûlallah! Muhtevâsını yaşayamayacağım korkusu, benim Bakara Sûresi’ni ezberlememe mânî oldu” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdular:

“–Kur’ân’ı öğrenin, okuyun, okutun ve onunla amel edin! Çünkü Kur’ân’ı öğrenen, okuyan ve onunla amel eden kişi, içi misk dolu dağarcık gibidir ki, kokusu her tarafa yayılır. Kur’ân’ı öğrenip uyuyan (onunla amel etmeyen) kimse de, içine misk doldurulup ağzı bağlanmış dağarcık gibidir.”[3]

Dipnotlar:

[1] Müslim, Müsâfirîn 212. Krş. Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 2/2877.

[2] Müslim, Müsâfirîn, 253. Ayrıca bkz. Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 5/2883.

[3] Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 2/2876; Heysemî, 7: 161.

Kaynak: Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

FATİHA SURESİNİN FAZİLETİ VE ÖNEMİ

Fatiha Suresinin Fazileti ve Önemi

BAKARA SURESİ NELERDEN BAHSEDER?

Bakara Suresi Nelerden Bahseder?

BAKARA SURESİNDE GEÇEN DUALAR

Bakara Suresinde Geçen Dualar

ŞEYTANI EVDEN UZAKLAŞTIRAN SURE

Şeytanı Evden Uzaklaştıran Sure

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.