Bakara Sûresinin Son İki Âyeti Amenerrasulü’nun Fazileti ve Faydası

Bakara sûresinin son iki âyeti Amenerrasulü’nun fazileti ile ilgili Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz ne buyuruyor?

Bakara sûresinin son iki âyeti “Âmene’r-rasûlü” diye başladığı için bu iki kelime aynı zamanda onun ismi gibi kullanılmaktadır. Bu âyetlerin faziletine dair Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Bakara sûresinin son iki âyetini kim bir gecede okursa, onlar ona kâfi gelir.”[1] Yani bir Müslümanın gece okuması gereken Kur’ân’ın asgarî miktarı olarak kâfi gelir. Aynı zamanda okuyanı bütün kötülüklerden, insan ve cin şeytanlarının şerrinden muhafaza eder.[2] Bu hadis-i şerifi yanlış anlayarak “başka bir âyet ve sûre okumak gerekmez” gibi düşüncelere kapılmamalıdır. Rasûlullah (s.a.v) bu ifadeleriyle o âyetlerin ne kadar faziletli olduğunu anlatmak istemişlerdir. İnsan zarûrî sebeplere binâen başka şey okuyamasa bile bu iki âyet onun için yeterlidir. Ama imkân bulabiliyorsa insanın daha fazla Kur’ân okuyarak sevabını artırması en güzel olanıdır.

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Allah Teâlâ Bakara sûresini iki âyetle sona erdirmiştir ki, bunları bana Arş’ın altındaki bir hazineden vermiştir. Bunları öğreniniz ve kadınlarınıza öğretiniz! Çünkü bunlar hem salâttır, hem duadır, hem Kur’ân’dır.”[3]

“…Bu âyetler bir evde üç gece okunsun da şeytan oraya yaklaşabilsin, mümkün değildir.”[4]

Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin: “Akıllı bir adam görmedik ki, Bakara sûresinin sonundaki iki âyeti okumadan uyusun”[5] dedikleri nakledilir.

Dipnotlar:

[1] Buhârî, Meğâzî, 12.

[2] İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 9: 56.

[3] Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân 14; Ahmed, 4: 147, 151; 5: 180.

[4] Ahmed, 4: 274; Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 4/2882.

[5] Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân 14.

Kaynak: Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

AYETEL KÜRSİ'NİN FAZİLETLERİ NELERDİR?

Ayetel Kürsi'nin Faziletleri Nelerdir?

AMENERRASULÜ'NÜN OKUNUŞU, ARAPÇASI VE FAZİLETİ

Amenerrasulü'nün Okunuşu, Arapçası ve Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.