Baldaki İlahi Sır

İHSAN

Arı faydalı bir canlıdır. Onda hikmet-i azim vardır. Zira Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de onun halinden haber verdi. (Nahl Suresi/68)

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Rabbin bal arısına; «Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin! Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir!» diye ilham etti. Onların karınlarından çeşit çeşit renklerde bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır.” (en-Nahl, 69)

Allah Rasûlü de şöyle buyurmuştur:

“Mü’min, bal arısına benzer. Temiz olan şeyleri yer, temiz olan şeyler ortaya koyar, temiz yerlere konar ve konduğu yeri ne kırar ne de incitir. Düştüğünde ise kırılmaz, bozulmaz.” (Bkz. Ahmed, II, 199; Hâkim, I, 147; Beyhakî, Şuab, V, 58)

BAL ARILARININ HİKMETİ

Rasûlullah, burada mü’minin vasıflarını zikrederken aynı zamanda arıda bulunan güzellik ve hikmetlere de işaret etmektedir.

Müfessir Hüseyin Kâşifî şöyle der:

“Tefekkür eden insanlar, her şeye kâdir ve her şeyi bilen Allah Teâlâ’nın zayıf bir bal arısını nice hikmetlerle yarattığını bilir.

Arı, boyun eğer ve istikâmetten ayrılmaz.

Kendisine emânet edilen acı ve tatlı meyveyi yer, geriye tatlı bal verir.

Öyle bir verâ ve takvâ sahibidir ki pak ve saf olandan başkasını yemez.

Öyle itâatkârdır ki aslâ Hakk’ın fermânından çıkmaz.

Öyle mekân tutmuştur ki nice fersah uzaklıktaki yerlere gider de kendi vatanına geri döner.

O kadar temizdir ki pisliklerin üzerine konmaz ve onları yemez.

Öyle bir sanat sahibidir ki, âlemin cümle mîmar ve mühendisleri toplansa onun yaptığı işi yapamazlar.

İşte böylece, onların yaptığı balda, zâhirdeki hastalıklara şifâ olduğu gibi hâllerini tefekkürde de bâtınî hastalık olan cehâlete şifâ vardır.”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Tefekkür, Erkam Yayınları, 2013